24 Haziran'a doğru-1
Toplumun yaklaşık yarısı kadın. Mecliste kadınların temsil oranı ise son yıllarda -18 arasında. Bu oranın uzun yıllar boyunca %4 civarında kalmış olması ve bu uzun dönemde hiç bakan çıkmamış olmasını aklımın bir kenarına yazalım. Son kabinelerde birden fazla kadın bakan olduğunu da.
Peki kadınlar neden siyasete mesafeliler, katılım oranı nasıl artar gibi sorulara pek çok sivil toplum kuruluşu paneller, konferanslar ve etkinliklerle yanıt arıyor.
Yakın tarihte KADEM'in sürpriz kampanyasını merakla beklediğimi burada paranteze almış olayım. Bana göre en önemli nedenler kraliçe arı sendromu ve ben olmayacaksam bir erkek olsun diyen kadınlar. Çocukluktan itibaren daha bireysel ve/veya az çevre ki bu da yakın ilişki kurulan oyunlara yönlendirilmemiz etkili belki de. Erkek çocukları hemen iki takım kurup futbol maçı yapar, iş bölümünü mevkisini korumayı, üstüne düşeni yapmayı öğrenir. Kızlar ise sen anne olmuşsun, komşuya gitmişiz gibi kurgularda kalır. Sonrasında da kurgular devam eder gider. "Ay bak! Bana böyle derken böyle demek mi istedi", "bana şöyle davrandı..." gibi. Erkekler ise bir an önce olan tatsızlığı düşünmeden anı değerlendirir, ona göre hareket eder. Onca faul, kırmızı kart tartışması yaşayıp "hadi devam" denildiğinde o oyun kalmasın diye sarılıp, öpüşür, barışır erkekler kızların ise Allaaaaaahhh aylar sürer küskünlükleri, selam dahi vermezler. Küslükle kalmazlar çevrelerindeki arkadaşlarını da taraf olmaya zorlarlar.
Allah muhafaza kızdığı kadına selam verseniz günlük kullandıkları 17 binlik kelime sermayelerinin büyük kısmını size harcarlar. Erkeklerde "sen neden taraftar olarak onları tuttun" diye sorulmaz, sorgulanmaz. Ve aslında bilir misiniz kadınların tüm bu karakterleri rahat oldukları, onlar adına birilerinin birşeyleri düşündüğü zamanların eseridir. Ancak biz kadınlar aynı zamanda imeceyi, zorluk zamanlarında kenetlenmeyi de çok iyi biliriz. Cephelerde erkeklerimizi yalnız bırakmayız. Maneviyat, merhamet, vicdan olarak çok daha güçlüyüz. Birbirimizi en iyi biz anlarız. Denizlimiz seçmen nüfusunun 600000 olduğunu kabul edersek bunun yaklaşık 300000i kadın. Mevcut temsiliyete baktığımızda her kadın vekile 150000 kadın, her erkek vekile ise 60000 seçmen düşüyor. Elbette cinsiyetçi ayrım olmaksızın milletin vekili hepsi. Ancak demokrasi toplumu oluşturan tarafların dengeli şekilde temsili ise kadınların temsiliyetinin arttırılması da gerekiyor.
Muhakkak ki kadınlar da sadece kadın oldukları için çıkmıyorlar. Temsil etmek istedikleri kendi kazanımları, iş alanları ile farklı kitleler de mevcut. Örneğin bir iş kadını da iş dünyasının sorunlarına hakim. Hatta ayrıntıcı yönleri ile farklı bir bakış açısı da getirebiliyorlar. Bu anlamda bakıldığında milletvekilliği aday adaylığı yoluna çıkmış her kadın birbirinden değerli. Herkesin kendisine göre avantajı var ve siyaset de bir takım oyunu. 24 Haziran'da 8 vekilden gönül ister ki, 4, en kötü 3 kadın vekil olsun. Listeler açıklandıktan sonra bu gönül nacizane yine ister ki, listede hangi kadın olursa olsun aynı yola aynı davaya sevdalanmış her kadın onun etrafında olsun.
Sevgi ve muhabbetle...