Denizli Haber - Denizli Diş Hekimleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Musa Akyol ve oda yönetimi, "18-24 Kasım Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası" ile "22 Kasım Diş hekimliği Günü" dolayısıyla Denizli Gazeteciler Cemiyetinde, basın toplantısı düzenledi. Denizli Diş Hekimleri Odası Başkanı Akyol, diş hekimliğinin tarihçesi ile başladığı konuşmasında, Türkiye'de tıp eğitiminin 14 Mart 1827'de kurulan Tıphane ve Cerrahhane-i Amire ile ilk modern yapılanmasını oluşturduğunu, sivil tıbbiyenin 1 Ekim 1908'de fakülte unvanını almasının ardından 22 Kasım 1908'de bütçesi oluşturularak resmi yapıya kavuşan dişçi okulunun 1909'da fiilen eğitime başladığını belirtti.
Türk Dişhekimleri Birliği’nin 1996 yılındaki başvurusu ile 22 Kasım'ın "Dişhekimliği Günü" olarak kabul edildiğini, 22 Kasım'ı içine alan haftanın 1996 yılından itibaren "Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftası" olarak bütün yurtta kutlanmaya başlandığını ifade eden Akyol, "Bugün 104 dişhekimliği fakültesi ve 50 binin üzerinde Diş hekimi ile büyük bir aileyiz. Bilimsel dişhekimliğinin 116. yılını kutluyoruz ama maalesef yaşadığımız sıkıntılar hem dişhekimlerinin sorunları hem de vatandaşlarımızın ağız ve diş sağlığına ulaşımı konusundaki yetersizlikler nedeniyle kutlamamız buruk geçiyor." dedi.
EĞİTİMİN NİTELİĞİ DÜŞÜYOR
Meslekleriyle ilgili en önemli sorunların başında fakülte sayıları ve kontenjanların çok olmasının geldiğini vurgulayan Akyol, "Bugün ülkemizde toplam 50 bin dolayında diş hekimi ve fakültelerde 50 bin dolayında öğrenci bulunmaktadır. Bu da beş yıl sonra iki katı dişhekimi olması demek. Sağlık Bakanlığı 2033 yılı projeksiyonunda 60 bin diş hekimi planlaması yaparken, bu on yıl öncesinden yakalanmış demektir. Maalesef 2033 yılında Sağlık Bakanlığı projeksiyonunun yaklaşık üç katı diş hekimi olacaktır. Fakülte sayılarının fazlalığı aynı zamanda eğitimin niteliğini düşürmektedir." diye konuştu.
Bu kadar hızlı artırılan fakülte sayılarını mevcut akademisyenlerin karşılayabilmesinin mümkün olmadığının altını çizen Akyol, "Fakültelerdeki eğitim, öğretim üyesi eksikliği nedeniyle daha çok doktora öğretim üyeleri tarafından yürütülmektedir. Öğretim üyeleri dağılımı açısından da ciddi orantısızlık söz konusudur. Fakültelerdeki profesörlerin yüzde 77’si 28 fakültede, kalan yüzde 23’ü 71 fakültede yer almaktadır. Ne acıdır ki, şu anda 12 Dişhekimliği Fakültesinin Dekanlığı Dişhekimliği mesleği dışından öğretim üyeleri tarafından yapılmakta, 11 Dişhekimliği Fakültesinde hiç profesör bulunmamaktadır. Bu durum, insan sağlığı ile ilgilenen meslektaşlarımızın bilgi ve donanımının eksik olmasına neden olmaktadır." ifadelerini kullandı.
SAĞLIK EVRENSEL BİR HAKTIR
Türkiye’de nitelikli bir ağız ve diş sağlığı hizmeti verilebilmesi için fakülte sayılarının ve kontenjanların düşürülmesi, nitelikli bir eğitim için çalışma yapılması gerektiğini belirten Akyol, "Çok sayıda diş hekimi mezun verilmesi sağlık alanında dişhekimlerinin emeğinin ucuzlamasına, meslek dışı kişilerin (sermayenin) diş merkezi açabilmesi nedeniyle meslektaşlarımızın buralarda çalışmak zorunda kalması ve işçileşmesine sebep olmaktadır. Sağlık alanına kar mantığıyla bakan işletmelerin, halkın sağlık sorunlarını çözebilmesi mümkün değildir. Sağlık alanı ticari bir alan değil, sağlık evrensel bir insan hakkıdır ve asıl organizatörün devlet olması gerekmektedir." şeklinde konuştu.
DİŞ HEKİMLERİNİN BEKLENTİLERİ
Akyol, yöneticilerden bekledikleri talepleri şu şekilde sıraladı: "Toplumun nitelikli ağız diş sağlığı hizmetine ulaşabilmesi için, muayenehanelerden hizmet almalı, vatandaş sosyal güvencesi ile diş sağlığı hizmetine ulaşabilmelidir. Sağlık bir tüketim ürünü olmaması ve temel bir insan hakkı olması sebebiyle sağlıkta KDV yüzde 1’e düşürülmelidir. Dişhekimleri daha fazla sayıda ve daha yaygın şekilde kamuda istihdam edilmelidir. Kamuda çalışan diş hekimlerinin yaşadığı sorunlar hızla çözülmelidir. Kamuda çalışan diş hekimlerine uygulanan 20 dakikada MHRS süresi teşhis, tedavi planlaması ve işlemleri için yetersizdir. Sağlıkta performans sisteminin tamamen kaldırılması ve tek kalemde hekimliğe yakışır bir ücret verilmesi kamu çalışanları açısından olmazsa olmazımızdır. SSK ve Bağ-Kur‘dan emekli olan diş hekimlerine de kamudan emekli olanlar gibi ilave ödeme yapılmalıdır. Apartmanlarda muayene ve polikliniklerin serbestçe açılabilmesi için düzenlemede değişiklikler yapılmalıdır. Taşeron diş hekimliği kabul edilemez. 1 Mart 2024’te çıkan yasa ile diş hekimlerine orantısız cezalar uygulanmaktadır. Örneğin; hekimin yaka kartı yok diye 50 bin lira para cezası kesilmektedir. Mevzuatımızda eksikliklerin düzeltilmesi için süre tanınırken yeni yasa ile görüldüğü anda ceza kesilmektedir. Bu sağlık alanının düzgün işlemesini amaç edinmek değil ceza yolu ile şiddet uygulamaktır. Diş hekimlerine de diğer kamusal görev yapan mesleklerde olduğu gibi Yeşil Pasaport verilmelidir. Birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi diş hekimliğinde mezuniyet sonrası eğitim sürekli hale gelmelidir"