Son yıllarda Suriye’de yaşanan dramın sonucu olarak Avrupa kapısına dayanan mülteci sorunu karşısında Avrupa birliğindeki bazı zatı muhteremlerin panikle feveran ettiklerine şahit oluyoruz.
Avrupa birliği de tutuşmuş olacak ki çil çil avroları dahi gözden çıkartarak Şubat sonuna kadar 3 milyar avroyu Türkiye’ye gönderme kararı almışlar. Aman şu avroları alın da göçmenleri bize göndermeyin diyorlar.
Avrupa birliği demiş iken bu gün ulusal bir gazetemizde yer alan haberden bahsetmeden geçemeyeceğim. Göçmenleri rüşvet karşılığı engelleme politikası bir anlamda AB nin resmi politikası. Bazı beyanatlar var ki insanı insanlığından utandıracak cinsten.
En aykırı olarak ilan ettiğim bir görüşten bahsedeceğim size. Sıradan bir vatandaşa ait değil bu beyanat. Belçika göç bakanının çözüm önerisini aynen yazıyorum: “Denize dökelim, boğulup boğulmamaları umurumda değil.” Göç bakanı kendileri. Barbar Avrupa mantığı…
İkinci derecede aykırı çözüm önerisi: Almanya’da bir parti lideri; “Yasadışı yollarla ülkeye giren mülteciler vurulsun” Kesin çözüm. Parti liderinin çözüm önerisi.
Yine Avrupalı bir vali;”Yiyecek yardımı yapmayın, sığınmacılar açlıktan ölsün” Valinin de çözüm önerisi bu.
Bizim çözüm önerimiz var mı? Suriye’de karışıklık başladığı günden bu yana Başta cumhurbaşkanımız olmak üzere devlet yetkililerimizin Suriye’nin kuzeyinde oluşturmak için uğraş verdikleri uçuşa yasak bölgenin amacı zaten göç probleminin olmamasıydı. Eğer medeni Avrupa ya da Amerika, daha doğrusu eli kanlı dünya, zamanında bizi dinleselerdi bu sorunlar hiç olmayacaktı. Kendi ülkelerinde barınmaları sağlanacak, ülkemiz ve Avrupa ülkeleri mülteci akını ile karşı karşıya kalmayacaklardı. Onlar zannettiler ki komşu ülkelerle sınırlı kalacak.
Avrupa’daki hesap Suriye’ye tutmadı. Ne zaman göçmenler kapıya dayandı, o zaman akılları başlarına geldi. İş de işten çoktan geçti. Eli kanlı dünyanın göç bakanlarından akıl almaz çözüm önerileri de gelmeğe başladı. Ne diyelim, sizin göç bakanınızın insani çözümü denize dökmekse, bu utanç size yeterde artar bile…