Kanuni döneminin ünlü bilginlerinden ve evliyalarından olan Merkez Efendi, Kütahya ilinin (Germiyan) Denizli ilçesinin Sahranlı ve başka bir rivayete göre, bugünkü Buldan ilçesinin Sarımahmutlu köyünde 1460 yılında doğdu. Babası Kılıçoğlu Muslihiddin, dedesi ise Haydar'dır. Eski nüfus kayıt sistemine göre künyesi (Ebutaki) dir. Aile seceresi (ağacı) Selçuklular sonrası Germiyanoğulları Beyliğini kuran seçkin bir Türkmen boyuna uzanır.
Asıl adı Musa olan (Merkez Efendi) lakabıyla ün kazanmıştır.
İlköğrenimi doğduğu yer olan Denizli'de yapmıştır. 15 yaşında iken Bursa'ya giderek Veliyyüddin medresesine girmiştir. Orada babasının yakın dostu, devrin ünlü bilginlerinden Hızır Beyzade Ahmet Paşa'dan ders aldıktan sonra 15 yıl öğrenim görmüş ve Medreseden üstün başarı ile diploma almıştır.
Merkez Efendi Denizli kentinin (Leyleklerkavağı) denen semtindeki medresesinde kız öğrencilerle erkek öğrencileri bir arada okuttuğundan, Saray'a şikayet edilmiş, Padişah tarafından İstanbul'a çağrılmıştır. Bu ayrılıştan sonra Merkez Efendi bir daha Denizli'ye gelmemiş, giderken de kente ve sebep olanlara beddua etmiştir. İstanbul'un dini meclislerinde isim yapmaya başlayan Merkez Efendi, bilimsel gücünü dönemin alimlerine kabul ettirdikten sonra, Şeyhülislam Ebussuut Efendinin Tıp ilmine gösterdiği ilgi, onu diğer din bilginlerinden oldukça farklı bir duruma getirmişti.
O yıllarda İstanbul'un en ünlü din bilgini Sümbül Efendi idi. Merkez Efendi, bir süre Sümbül Efendiden uzak durdu. Çünkü bir kısım dogmatik din çevreleri, Sünbül Efendiden ibadet sırasında Mevlevi dervişleri gibi sema yapmasını hoş karşılamıyorlar ve bunu şiddetle eleştiriyorlardı. Merkez Efendi, bu söylentiler karşısında Sümbül Efendiyi ziyaret etmemek yolunu seçmişti. Fakat, Sümbül Efendinin olağanüstü manevi gücü Merkez Efendiyi çekmekte gecikmedi ve Merkez Efendi Sümbül Efendinin dergahına girdi. Doğa aşkı, hayvan sevgisi olan Merkez Efendi çocukların evliyası olarak da anılır.
Merkez Efendinin günümüze kadar devam eden haklı ünü ise, Manisa'ya atanması ile pekişti. Sümbül Efendinin isteği ve Kanuni'nin annesi Hafsa Sultan'ın isteği üzerine 1523 yılında Manisa Sultan Camii ve Külliyesi'ne yönetici olarak atanan Merkez Efendi, özellikle tam teşekküllü ilk hastanelerimizden olan (Bimarhane)'nin gelişimine emek verdi. Özellikle sinir ve ruh hastalıkları tedavisi konusunda ilk önemli adımların atıldığı bu kuruluş, bir bakıma dünyanın 3. akıl hastanesi idi.
Merkez Efendi, maneviyatta olduğu gibi, döneminde hekimlikte de bir taneydi. Yavuz Sultan Selim'in annesi “Bezmıalem Sultan” Manisa'da bir cami, bir imaret bir de zaviye yaptırmış, Sümbül Efendiden de buraya değerli bir halifesinin göndermesini rica etmişti. Yol Merkez Efendiye göründü. Manisa'da uzun zaman kaldı. Muharrem ayında kendi terkibi (bileşim) olan 40 türlü baharattan yaptığı macunu cami sistemi içinde (Bimarhane) deki akıl hastanesi, hastalarına kullandı. Daha sonra bu şifalı macunu törenle minareden halka atardı. Manisalılar için bu eşsiz bir gündü. Herkes bu macunu, diline damağına değdirmek isterdi. Bu muvaffak olan artık o yıl hastalanmaz, yılan, çiyan, akrep sokmazdı. Kısaca bu macunun kırk derde deva olduğuna inanılırdı.
Sümbül Efendinin Kocamustafa Paşa Dergahında 1529 yılında ölümü üzerine, Merkez Efendi bütün din bilginlerinin desteği ile Halveti Şeyhi olmuş ve Sümbül Efendinin postuna oturmuştur.
Tüm yaşamının isabet, bilim, hayır, imar, fakir ve zayıfları himaye yolunda geçiren ve tertemiz bir geçmişi olan Merkez Efendi 1551 yılında Perşembe günü 91 yaşında vefat etmiştir.