Denizli Haber - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Denizli Milletvekili Şeref Arpacı, Türkiye’de Tüm Yönleriyle Atık Yönetimi (TÜRKTAY) tarafından düzenlenen panelin "Türkiye'de Yeşil Kalkınma Ekonomik Reformu" başlıklı oturumuna konuşmacı olarak katıldı. Ankara’da düzenlenen panelde Arpacı’nın yanı sıra AK Parti Bursa Milletvekili Muhammet Müfit Aydın ve İYİ Parti Bursa Milletvekili Hasan Toktaş konuşmacı olarak yer aldı. Konuşmasında atık yönetimi ve geri dönüşüm konusunda eğitimi de içeren bir toplumsal seferberlik başlatılması gerektiğini söyleyen CHP’li Arpacı, “Geri dönüşüm ve atık yönetimi alanında muazzam yatırımlar yapan firmalara daha fazla destek olunması ve önünüzün açılması gerekiyor. Bu çerçevede bir an önce yasal düzenlemelerin yapılarak yeşil ekonominin önünün açılması şart” dedi.
ÇEVRENİN İKTİDARI MUHALEFETİ OLMAZ
Çevre sorunlarının toplum tüm kesimini yakından ilgilendirdiğini belirten CHP’li Arpacı, “Çevrenin iktidarı muhalefeti olmaz. Çevre, çevredir. Dünya hepimizin, Türkiye hepimizin. Doğanın sahibi değiliz, onun bir parçasıyız. Türkiye, dünyadaki iklim değişikliğinden kendini sorumlu hissetmiyor gibi davranıyor. Şu andaki temel problemimiz bu. Biz de sorumluyuz ve biz de artık bir şeyler yapmalıyız. Bunu da genel bir politika haline çevirmeliyiz. Ülkemizde sera gazı emisyon artışları kişi başı değerlerde 30 senede 2 kat artıyor. Bu da bizi dünyadaki küresel emisyon hacminde 15. sıraya yerleştiriyor. Buna karşın çare, doğal kaynaklarımız ve yeşil ekonomi. Yeşil ekonominin yanına mavi ekonomiyi de koymamız gerekiyor. Çünkü en önemli meselelerimizden biri de su” dedi.
YEŞİL EKONOMİNİN ÖNEMİ
Yeşil ekonominin çok önemli olduğuna değinen Arpacı, “Yeşil ekonomi bizim dış ülkelere bağımlılığımızı azaltacak. Son zamanlarda yaşadığımız Ukrayna-Rusya savaşına bakabiliriz. Bu savaş nedeniyle ciddi bir doğalgaz krizi yaşadık. Rusya dünyayı tehdit etti, fiyatları çok artırdı. Dolayısıyla dünyada söz sahibi olarak egemenliğini korumaya çalıştı. Doğalgaz fiyatlarındaki yüksek artış bize enflasyon olarak yansıdı. Bu artış, ülkemizdeki yüksek enflasyonun sebeplerinden biri oldu. Diğer önemli konu ise enerjide dışa bağımlılığın cari açığa etkisi. Yeşil ekonomiye geçtiğimizde ithalatımızı azaltacak kendi kaynaklarımızla enerjimizi üreteceğiz dolayısıyla cari açığımızı azaltacağız. Yeşil ekonominin bize kazandıracağı bir diğer nokta da milli güvenlik sorunu oluşturabilecek sorunların önüne geçecek olması. Buradaki yakın tarihten örnek vermek gerekirse Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’ni dile getirebiliriz. Burada yap-işlet-devret modeli yerine yap-işlet-sahip ol tarzında bir yatırıma dönüştü. Bu da bize milli güvenlik sorunu olarak geliyor çünkü enerjide dışa bağımlılığımızı artırıyor” diye konuştu.
DAHA AZ KARBON TÜKETMEMİZ GEREKİYOR
Yeşil ekonomiye geçişin yol haritasında öncelikli olarak düşük karbon salınımı olduğunu söyleyen Arpacı, “Daha az karbon tüketmemiz gerekiyor. Zaten Avrupa Birliği’nin bize çok yakında bir dayatması olacak bu konuda. Biz eğer bir ihracat ülkesi olacaksak, ekonomisi kuvvetli, dünyada söz sahibi bir ülke olacaksak buna geçmek zorundayız. Bu noktada Akbelen Ormanları’nı hatırlamak gerekiyor. Çok düşük kalorili bir yakıtı elde etmek için hem de termik santralin 2 senelik ihtiyacı için 100 senelik ormanlarımızı, doğal kaynaklarımızı, su kaynaklarımızı yok ediyoruz. Yeşil ekonomiye geçişin yol haritasında bir önemli nokta da kaynakların etkin kullanımı. Atıklar bizim yeryüzündeki madenlerimiz. Aslında bunu verimli kullandığımızda ülke olarak daha iyi yerlere gelmemiz sağlanabilir. Öte yandan yenilenebilir enerji kaynakları olan güneş ve rüzgar enerjilerine ağırlık verilmesi gerekmektedir. İyi örneklerden bir tanesini dile getirmek gerekirse, Denizlimizin Bozkurt ilçesinde Belediye Başkanımız güneş panelleri yatırımı yaparak çiftçiye bedava elektrik kullandırıyor. Yeşil kalkınmanın çok güzel bir örneğini hayata geçiriyorlar” ifadelerini kullandı.
Atık yönetiminin sistematik bir biçimde gerçekleştirilmesi gerektiğini belirten Arpacı, “Burada yapılması gereken en önemli şey konuyu belediyelerin üzerine yıkmaktansa bir devlet politikası ve kamusal seferberlik haline getirilmesidir. Örneğin anaokulu seviyesinden başlayarak okullarda bunun eğitimini vermemiz gerekiyor. Böyle bir seferberlikle 15-20 yıl sonra burada çok daha fazla yol almış oluruz. Yine atık yönetiminde yapılan yatırımlar kobi seviyesine de indirilmelidir. Bugün yağmur suyu depolayabilen, güneş enerjisini kullanan, atığını ayrıştıran firmalar özellikle Avrupa’dan daha çok sipariş alıyorlar. Ama diğer ülkelere ihracat yapıyorsanız bunlar zorunlu değil. Bizim mutlaka mevzuatta değişiklik yaparak denetleme sistemi kurmamız gerekiyor. Geri dönüşüm ve atık yönetimi alanında muazzam yatırımlar yapan firmalara daha fazla destek olunması ve önünüzün açılması gerekiyor. Bu çerçevede bir an önce yasal düzenlemelerin yapılarak yeşil ekonominin önünün açılması şart” dedi.
Yeşil ekonomiye geçiş için önerilerini sıralayan CHP’li Arpacı, “Yeşil ekonomiye geçiş için, ekolojik bir anayasa hazırlanmalı. KDV oranları iklim politikaları göz önünde bulundurarak yeniden düzenlenmeli. Çevre kirlenmesinin bedeli, kullanana ve kirletene ödetilmeli. Bedel ödemenin sürekli bir kirletme hakkına dönüşmesine izin verilmemeli. Yerli bir emisyon ticaret sistemi de kurulmalı. Su kaynaklarımızın korunması için atık su arıtma tesisi bulunmayan belediyelere kaynak aktarılmalı. Bu çerçevede Denizli’de ciddi bir Büyük Menderes havzasıyla ilgili büyük bir problem var. Elektrik enerjisini kullanan taşıma araçlarında KDV ve ÖTV dahil olmak üzere tüm vergileri kaldırılmalı. Karbon salınımı sorunuyla mücadele için deniz ve demiryollarını da içeren toplu taşıma kültürünün yaygınlaşması sağlanmalı. Doğal gaz altyapısı bulunan kentlerde yakıt yardımlarında kömür yerine doğal gaza öncelik verilmeli. En temelde bir anlayış değişikliği gerekmektedir” diye konuştu.