GÜNÜN İÇİNDEN

Dijital Bağımlılık İnsana Hem Faydalı Hem De Zorlayıcı

Türk Eğitim Sen (TES) Denizli Şube Başkanı Emre Erdoğan, TES Genel Merkezinin yaptığı “Türkiye’de Dijital Bağımlılık Araştırma Raporu”nun sonuçlarını açıkladı.

Abone Ol

Denizli Haber - TES Şube Başkanı Erdoğan, İnternet ve dijital teknolojilerin gelişiminin insan yaşamına sağladığı pek çok faydanın yanı sıra sınırlayıcı, zorlayıcı ve olumsuz yönde etkilere sahip özelliklerinin de bulunduğunu söyledi.

“ÖĞRETMENLER İÇİN AYRI RAPOR”

Yapılan araştırmalarda gerek internetin gerek akıllı telefonların gerekse de diğer teknolojik araçların potansiyel olarak insan yaşamına ve ruh sağlığına etkileri keşfedilmeye çalışıldığını kaydeden Erdoğan,

“Türkiye İstatistik Kurumuna göre bireylerin internete erişimleri her geçen yıl artış eğilimindedir. Özellikle internete erişim sağlayan akıllı telefon sahipliğinde önemli bir artış olmuştur. Söz konusu gelişmeler internetin yaşamın hemen hemen her alanında olduğuna ilişkin önemli bir kanıt sağlamaktadır. Bu nedenle araştırmacılar internet ve teknoloji bağımlılığına ilişkili sorunlara daha fazla odaklanmaya başlamışlardır. Bu noktada Türk Eğitim-Sen olarak ilkokul ortaokul ve lise olmak üzere zorunlu eğitim kademelerinde öğrenim gören öğrenciler ile öğretmenlerin internete olan erişimi ve bunun sonuçlarını mercek altına alarak, “Türkiye’de Dijital Bağımlılık Araştırma Raporu” hazırladık. Buna göre; kağıt kalem testi ile veli iznine bağlı olarak yürütülen araştırmamıza katılım 17 ilden 680 ilkokul, 896 ortaokul, 1.431 lise öğrencisi olmak üzere toplam 3.007 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmamızda aynı zamanda öğretmenler için de ayrı bir rapor hazırladık” dedi.  

ÖĞRENCİ RAPORU

Öğretmenler ile yapılan  araştırmada katılımcı sayısının 1.243 olarak belirlendiğini ifade eden Erdoğan, “ Öğrenci ve öğretmen olmak üzere iki katılımcı kategorisinde hazırladığımız raporun öğrenci bölümünde şu bilgiler yer almaktadır:  “Araştırmaya katılan ilkokul öğrencilerinin yüzde 44.7’si kız, yüzde 51.8’i erkek, ortaokul öğrencilerinin yüzde 53.9’u kız, yüzde 43.8’i erkek, lise öğrencilerinin yüzde 47.4’ü kız, yüzde 49.7’si erkektir. İlkokul ve ortaokul öğrencilerinin sportif ve kültürel faaliyetlere katılım süreleri, lise öğrencilerine göre daha düşüktür. Vaktin günlük dağılımına baktığımızda; anketimize katılan ilkokul öğrencileri günlük ortalama en çok 7.43 saat aileleriyle, 5.26 saat akranlarıyla, 2.74 saat diğer kişilerle vakit geçirmektedir. Ankete katılan ortaokul öğrencileri günlük ortalama en çok 7.27 saat aileleriyle, 5.71 saat akranlarıyla, 3.75 saat diğer kişilerle vakit geçirmektedir. Sportif faaliyetlere ayrılan süre ise günlük ortalama en çok 1.56 saattir.

Ankete katılan lise öğrencileri de günlük ortalama en çok 7.10 saat akranlarıyla, 5.63 saat aileleriyle, 3.81 saat sportif faaliyetlerle, 2.96 saat diğer kişilerle, 2.26 saat kültürel/sanatsal faaliyetlerle vakit geçirmektedir. Sahip olunan dijital araçlara ilişkin sayıların oranları incelendiğinde; ilkokul öğrencileri arasında en çok sahip olunan dijital araç yüzde 67 ile tablet olmuştur. Ortaokul öğrencilerinin yüzde 64, lise öğrencilerinin ise yüzde 89 ile en çok sahip olduğu dijital araç akıllı telefon olarak görülmüştür” diye konuştu.

“DİJİTAL TEKNOLOJİLERİN KULLANIM SÜRELERİ OLDUKÇA YÜKSEK”

Dijital teknolojilerinin kullanım sürelerinin oldukça yüksek olduğunu belirten Erdoğan, “Ankete katılan ilkokul öğrencilerinin sırasıyla en çok bilgisayara (yüzde 40), akıllı telefona (yüzde 38.8), akıllı saate (yüzde 32.9), tablete (yüzde 67.1) sahip olduğu görülmektedir. Ortaokul öğrencileri sırasıyla en çok akıllı telefona (yüzde 64.8), tablete (yüzde 53,9), bilgisayara (yüzde 50), akıllı saate (yüzde 32.8) sahiptir. Lise öğrencilerinin sırasıyla en çok akıllı telefona (yüzde 89), bilgisayara (yüzde 45.7), tablete (yüzde 25.6), akıllı saate (yüzde 20.4) sahip olduğu görülmektedir. Tablolardan da görüleceği üzere yaş düzeyi yükseldikçe akıllı telefona sahip olma sayısı artmaktadır. Lise öğrencileri arasında sosyal medya ve video izlemek daha fazla olmakla birlikte, bu yaş grubu oyun oynamak ve eğitim amacıyla da dijital teknolojileri kullanmaktadırlar. Dijital teknolojilerin hangi amaçla ne kadar süreyle kullandıklarını belirlemek amacıyla sorulan sorulara alınan yanıtlar incelendiğinde, ilkokul öğrencilerinin daha çok oyun oynamak ve video izlemek amacıyla dijital teknolojileri kullandıkları görülmektedir. Ortaokul öğrencilerinin de oyun oynamak, video izlemek, sosyal medya ve eğitim için dijital teknolojileri kullandıkları görülmektedir. Lise öğrencileri arasında ise sosyal medya ve video izlemek daha fazla olmakla birlikte, bu yaş grubunun oyun oynamak ve eğitim amacıyla da dijital teknolojileri kullandıkları görülmektedir” şeklinde konuştu.

“ÇARPICI VERİLER”

Ekran süresi bakımından araştırma sonuçlarının çarpıcı veriler ortaya koyduğunu kaydeden Erdoğan,

“Yeşilay tarafından farklı yaş kategorileri için önerilen ekran süreleri (9-12 yaş: Günlük en fazla 60-70 dk., 12+ yaş: Günlük toplam süre en fazla 120 dk.) dikkate alındığında her eğitim kademesi için dijital teknolojilerin kullanım süreleri oldukça yüksektir.  Katılımcı ilkokul öğrencilerinin yüzde 45.9’u 1-2 saat, yüzde 17.6’sı 3-5 saat, yüzde 7.1’i 6+ saat oyunda zaman geçirmektedir. Ankete katılan ilkokul öğrencileri video izlemede yüzde 47.1’i 1-2 saat, yüzde 18.8’i 3-5 saat, yüzde 3.5’i 6+ saat zaman geçirmektedir. Sosyal medyada yüzde 17.6’sı 1-2 saat, yüzde 4.7’si 3-5 saat, yüzde 1.2’si de 6+ saat zaman geçirmektedir. Eğitimde yüzde 17.6’sı 1-2 saat, yüzde 8.2’si 3-5 saat; içerik üretmede de yüzde 12.9’u 1-2 saat, yüzde  4.7’si 3-5 saat zaman geçirmektedir. Katılımcı ortaokul öğrencilerinin yüzde 41.4’ü 1-2 saat, yüzde 18’i 3-5 saat, yüzde 17.2’si de 6+ saat video izlemede vakit geçirdiklerini söyledi. Ankete katılanların yüzde 35.9’u 1-2 saat, yüzde 17.2’si 3-5 saat, yüzde 14.8’i 6+ saat oyunda zaman geçirmektedir. Sosyal medyada yüzde 27.3’ü 1-2 saat, yüzde 14.1’i 3-5 saat, yüzde 22.7’si de 6+ saat zaman geçirmektedir. Alışverişte yüzde 21.9’u 1-2 saat, yüzde 10.9’u 3-5 saat, yüzde 3.1’i de 6+ saat zaman geçirmektedir. Eğitimde yüzde 19.5’i 1-2 saat, yüzde 14.8’i 3-5 saat, yüzde 39.8’i de 6+ saat; içerik üretmede 15.6’sı 1-2 saat, 1.6’sı 3-5 saat, 3.1’i 6+ saat zaman geçirmektedir. Araştırmaya katılan lise öğrencilerinin video izlemede yüzde 44.2’si 1-2 saat, yüzde 11.6’sı 3-5 saat, yüzde 1.9’u 6+ saat; sosyal medyada yüzde 42’si 1-2 saat, yüzde 22.7’si 3-5 saat, yüzde 5.2’si 6+ saat; oyunda yüzde 31.2’si 1-2 saat, yüzde 9.4’ü 3-5 saat, yüzde 3.2’si 6+ saat, eğitimde yüzde 28.5’i 1-2 saat, yüzde 15.6’sı 3-5 saat, yüzde 13.3’ü 6+ saat; alışverişte yüzde 16.1’i 1-2 saat, yüzde 2.9’u 3-5 saat; içerik üretmede 8.7’si 1-2 saat, 1.8’i 3-5 saat, 0.6’sı 6+ saat zaman geçirmektedir. Ortaokul ve lise öğrencilerinin oyun oynama süreleri arttıkça akademik başarıları düşmektedir. Hiç oyun oynamayan öğrencilerin akademik başarısı, 3-5 saat ve 6+ saat oynayan öğrencilerin akademik başarılarından yüksektir” dedi.

OYUN OYNAMA SÜRELERİ

TES Genel Merkezinin yaptığı  araştırmada, oyun oynama sürelerinin arttıkça ders başarısının düştüğünün  gözlemlendiğini kaydeden Erdoğan, “ Şöyle ki; ortaokul ve lise öğrencilerinin oyun oynama süreleri arttıkça akademik başarıları anlamlı bir şekilde azalmaktadır. Hiç oyun oynamayan öğrencilerin akademik başarısı 3-5 saat ve 6+ saat oynayan öğrencilerin akademik başarılarından anlamlı bir şekilde yüksek bulunmuştur. 1-2 saat oyun oynayan öğrencilerin akademik başarıları 6+ saat oyun oynayan öğrencilerin akademik başarılarından anlamlı bir şekilde yüksek bulunmuştur. Dijital bağımlılık düzeyini açıklayan değişkenler incelendiğinde, lise öğrencilerinde aile gelir düzeyine, anne eğitim düzeyine ve akademik başarı düzeyine göre bir ilişki bulunmamıştır. Yani her gelir düzeyinde, ebeveynlerin eğitim düzeyinde ve akademik başarı düzeyinde yer alan lise öğrencilerinin dijital bağımlılık düzeyleri değişmemektedir. Bu nedenle farklı sosyoekonomik, sosyokültürel ve akademik başarı düzeyindeki lise öğrencilerinin dijital bağımlılık riskiyle karşı karşıya olduğu söylenebilir. İlkokul ve ortaokul öğrencilerinde ise sosyoekonomik ve sosyokültürel durum kapsamında lise öğrencileriyle karşılaştırıldığında farklılıklar görülmüştür. İlkokulda sosyoekonomik düzeyleri yükseldikçe dijital bağımlılıklarının azaldığı, ortaokulda ise sosyoekonomik düzeyleri arttıkça dijital bağımlılıklarının arttığı görülmektedir. Farklı sosyoekonomik ve sosyokültürel özelliklere sahip ailelerin farklı gelişim dönemlerinde olan, farklı eğitim düzeylerindeki öğrenciler üzerinde kontrol veya denetim tutumları olabileceğini göstermektedir. Lise öğrencilerinin dijital bağımlılıkları üzerinde aile denetiminin daha düşük olabileceği, ilkokul ve ortaokuldaki öğrencilerin dijital bağımlılıkları üzerinde ise liseye oranla ailelerin denetiminin biraz daha yüksek olabileceği şeklinde yorumlanabilir. Dijital bağımlılık kapsamında farklı eğitim kademesinde öğrenim gören çocukların ebeveynlerinin çocukların gelişim düzeylerine uygun kontrol ve denetim becerilerine sahip olması gerektiği bu araştırmanın önemli çıktılarından birisidir. Bu kapsamda davranışsal bağımlılıklar arasında yer alan dijital bağımlılığa yönelik aile farkındalığının arttırılması için eğitim modüllerinin hazırlanması, okul ve aile işbirliği ile çocukların davranışsal bağımlıklarına etki eden süreçlerin izlenmesi önem arz eder” diye konuştu.

ÖĞRETMEN RAPORU

Ankete katılanların yüzde 53.3’ü kadın, yüzde 46.5’inin erkek olduğunu belirten Erdoğan şunları söyledi: “ Yüzde 21.7’si bekâr, yüzde 78’i evlidir. Katılımcılardan çocuk sayısı 0 ile 7 arasında değişmektedir. Buna göre iki çocuğu olan öğretmen oranı yüzde 41.6, 1 çocuğu olan öğretmen oranı yüzde 23.8, üç ve daha çok çocuğu olan öğretmen oranı yüzde 11.4’tür. Öğretmen katılımcıların cinsiyete göre dijital bağımlılıkları incelenmiştir. Buna göre kadın öğretmenlerin dijital bağımlılık, aşırı kullanım, nüks etme, hayatın akışını engelleme ve duygu durumu puanlarının erkek öğretmenlerin puanlarından anlamlı olarak yüksek olduğu belirlenmiştir. Ancak bırakamama boyutunda ise kadın ve erkek öğretmenler arasında anlamlı bir farklılığın olmadığı saptanmıştır. Katılımcıların, akranları, ailesi, diğer kişilerle geçirdiği süreler ve sportif faaliyetlerle kültürel faaliyetlere ayrılan süreler açısından günlük ortalama süreler hesaplanmıştır. Buna göre katılımcılar günlük ortalama en çok 5.25 saat ailesi ile vakit geçirmektedir. Akranları ile günlük ortalama 4.07 saat, diğer kişilerle 3.57 saat vakit geçirmektedir. Ayrıca katılımcıların günlük ortalama sportif faaliyetlere ayırdıkları süre günlük ortalama 1.92 saat ve kültürel sanatsal faaliyetlere ayırdıkları günlük süre ise 2.46 saattir. Öğretmenlerin sosyal medya, eğitim ve alışveriş yapma amacıyla dijital teknolojileri daha fazla kullandıkları görülmektedir. Sahip olunan dijital araçlara ilişkin sayıların oranları incelendiğinde; katılımcı öğretmenlerin yüzde 97.1’inin akıllı telefona sahip oldukları görülmektedir. Şöyle ki; katılımcı öğretmenler en çok sırasıyla akıllı telefona (yüzde 97.1), bilgisayara (yüzde 82.1), tablete (yüzde 29.9) ve akıllı saate (yüzde 24.2) sahiptir. Kullanım amacına göre dijital teknolojilere ayrılan süreyi incelediğimizde katılımcı öğretmenlerin yüzde 10.8’i 1-2 saat, yüzde 3.1’i 3-5 saat, yüzde 2.6’sı 6+ saat oyunda zaman geçirmektedir. Sosyal medyada katılımcı öğretmenlerin yüzde 29.9’u 1-2 saat, yüzde 20.2’si 3-5 saat, yüzde 25.3’ü 6+ saat zaman geçirdiğini belirtmektedir. Video izlemede öğretmenlerin yüzde 31.7’si 1-2 saat, yüzde 14.4’ü 3-5 saat, yüzde 12.6’sı da 6+ saat zaman geçirmektedir. İçerik üretmede katılımcı öğretmenlerin yüzde 10.1’i 1-2 saat, yüzde 2.9’u 3-5 saat, yüzde 0.8’i 6+ saat zaman geçirmektedir. Eğitimde katılımcı öğretmenlerin yüzde 35.9’u 1-2 saat, yüzde 15.6’sı 3-5 saat, yüzde 11.1’i 6+ saat zaman geçirmektedir.  Alışverişte yüzde 38.7’si 1-2 saat, yüzde 9.1’i 3-5 saat, yüzde 3.1’i 6+ saat zaman geçirdiğini ifade etmektedir. Araştırma sonuçları göstermektedir ki; Türkiye’de ve dünyada artan internet ve teknoloji kullanımı birtakım sorunları beraberinde getirmektedir. Araştırmacılar, internet ve teknoloji ile ilişkili sorunlara daha kapsamlı yaklaşabilmelidir. Zira araştırmalar; ilkokuldan başlayarak yükseköğretime kadar davranışsal bağımlılıklar arasında yer alan internet ve dijital teknolojilere ilişkin çeşitli bağımlılık sorunlarını azaltmak amacıyla birtakım müdahale programlarına ihtiyaç olduğunu göstermektedir. İçinde yaşadığımız dönemde dijital platformların içerik üretme, eğitim ve yeni beceriler kazanma amacıyla kullanımının teşvik edilmesi önemlidir. Teknolojinin bilgiye ve güncel haberlere hızlı erişim, bilgi paylaşımı, çok yönlü iletişim gibi olumlu yanlarının yanı sıra siber zorbalık, bilgi dezenformasyonu, çocuk istismarı, kişisel bilgi güvenliğinin zaafa uğraması, yabancılarla iletişim kurma gibi zararları bulunmaktadır. Özellikle çocukların interneti kısıtlı ve aile denetiminde kullanması mutlaka sağlanmalıdır. Uzun saatler teknolojik araçların karşısında olmak bağımlılık yaratmaktadır. Bu durumun ise en çok çocuklarımızı etkilediğini görmeliyiz. Zira tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de teknolojinin bağımlılık yaratan etkisinin çocuklarımız üzerinde hissedilmektedir.

İlkokul ve ortaokul öğrencilerinin en çok dijital dünyada oyun oynamakla, lise öğrencilerinin de video izlemek ve sosyal medyada saatlerini geçirmesi çocuklarımızın ders başarısını olumsuz yönde etkilemekte, aile ilişkilerini zedelemektedir. Bu noktada yapılması gereken çocuklarımızın teknolojik araçları etkili şekilde ve kısıtlı olarak kullanmasını sağlamaktır. Aksi taktirde dijital dünyanın esiri olmuş kaybedilmiş bir nesil ile karşı karşıya kalırız. Bildiğiniz üzere bu cuma günü iki haftalık yarıyıl tatiline giriyoruz. Bu noktada çocuklarımız okul ortamından uzaklaşacağı ve zamanlarının çoğunu evde geçireceği için teknolojik araçlarla daha fazla vakit geçirebileceklerdir. Ailelerin uyanık olması, çocuklarının teknolojik araçlara erişimini sınırlı tutması, çocuklarının iki haftalık tatil süresini faydalı faaliyetlerle geçirmesini sağlaması çok önemlidir. Özellikle arkadaş ilişkilerinin ailenin önüne geçtiği, bağımsız hareket etme istediğinin arttığı ergenlik dönemindeki çocuklarımız ile ebeveynlerin daha fazla zaman geçirmesine dikkat edilmelidir.”