Kahroluyorum şehidim!

Abone Ol

Suriye’de El Bap operasyonu çerçevesinde 4 günün içinde 18 şehit daha verdik..

Son olarak Acıpayam’lı Piyade Uzman Çavuş Emin Güngör’ün ilimize şehit ateşinin düşmesiyle  yüreklerimiz bir kez daha dağlandı..

Yüreklerimiz bir kez daha isyan etti.

Neden?

Neden Suriyeliler bizim ülkemizde gününü gün ederken, bizim çocuklarımız oralarda şehit oluyor?

Ben bu soruya hiçbir mantıklı yanıt bulamıyorum. Bulabilen varsa beri gelsin söylesin..

Ülkemizde sayıları 3 milyon civarında olan Suriyeliler, kendi ülkeleri için savaşmak yerine kafelerde, publarda, eğlence mekanlarında, sokaklarda, sahillerde, alışveriş merkezlerinde kısacası her yerdeler..

Eğlencenin dibine vurarak yaşamaları bir yana, bulundukları her ortamda verdikleri rahatsızlıklar da cabası.

Eğlencenin dibine vurmak derken, yine ilimizde yaşayan İranlıların bazı düğün salonlarında yaptıkları şamatalı eğlence ve fütursuzluğu da söylemeden geçemeyeceğim. Bu eğlenceler daha önce birçok kez bazı vatandaşlar tarafından videoya alınıp sosyal paylaşım sitelerinde gözler önüne serilmişti.

Markete gidiyorsun, toplu olarak çete gibi dolaşan Suriyelilerin, İranlıların  burnunun dibinde kulak zarını patlatırcasına bağıra çağıra konuşması ve sıra, saygı bilmeden isteklerini gerçekleştirmeye çalışması ise insanlarımızı canından bezdirmiş durumda.

Sokak aralarında ve caddelerde yine sürü sepet onlar.. Kendi aralarında, İranlılarla, Afganlarla kavgaya tutuşuyor yoldan geçenlere de zarar veriyorlar.

Tüm apartları ve kiralık evleri sürü sepet sarıp sabahlara kadar gürültü, patırtı içinde insanlara yaka silktiriyorlar.

Bunları kafamdan uydurmuyorum. Hepsi de birebir şahit olduğum durumlar.

Üstelik bunların bin, bin beş yüz tanesi askere gidip vatanını savunabilecek yaşta.

Ülkeleri parça parça olmuşken, birçok ülkeye kaçan Suriyelilerin yerine ise savaşanlar Türk gençleri.. Mehmetçikler!

Onlar diskolarda, barlarda şişenin dibine vurup göbek sallarken, bizim çocukların şehit olmasına hangi yürek üzülmez, hangi duyarlı yürek kahrolmaz?

Mülteci sıfatıyla ülkemizi ve diğer ülkeleri dolduranlar, vatanlarını sahipsiz bırakıp kaçmak, vatan haini olarak yaşamak yerine gidip ülkelerine sahip çıkmalı. Ülkelerinde geride bıraktıkları çocuklar, yaşlılar, engelliler ve hasta yakınlarını topçu atışlarından Türk askerinin kurtarmasını beklemek yerine, gidip kendileri kurtarmalı. Vatanseverlik kaçmak değildir. Direnip sonuna kadar ülke için savaşmaktır. Aynı şeyi ülkemizin her yerini dolduran İranlılar ve diğerleri için de söylüyorum.

Artık sokağa çıktığımda Türkçe konuşan birini görünce boynuna sarılasım geliyor. O kadar her yere ve içimize sızmışlar ki, kendi vatandaşımı görünce 40 yıl hasret kalmışım gibi hissetmeye başladım.

Türk askeri yerine, vatandan kaçan bu Suriyeli erkekler bir an önce askeri eğitimden geçirilip, onursuzca yaşamak yerine gidip vatanını savunmalı diyorum.

Çünkü her gün Türk askerinin Suriye’de şehit olduğunu duyup kahrolmaktan, üzülmekten, ağlamaktan bıktık!..