Önce karaciğer yetmezliğine bağlı bir ameliyat,
Sonra zorunlu bir beyin ameliyatı.
Daha sonra da…
Sessiz sedasız ayrıldı aramızdan büyük şampiyon.
Arkasında, halterde asla doldurulamayacak bir boşluk bırakarak.
Türkiye’ye ilk geldiği günleri hatırladım bir an.
Bulgar ve CIA ajanlarının peşinden koşmalarına rağmen, bizimkiler iyi atlatmıştılardı.
Rahmetli Özal’ın katkısı çok büyüktü.
Ailesinden ayrı düşen bu genci önce manevi evlat ilan etmişti.
Zaman Bulgaristan’daki Türkler için zor yıllardı.
Çökmekte olan doğu bloku ve SSCB…
Ve blokun bir öğesi Bulgaristan’ın uyguladığı insanlık dışı uygulamalar.
İsimlerin değiştirilmesi, sünnetin yasaklanması…
Cenazelerin yıkanmasının yasaklanması ve harap olmuş camiler.
Daha nice vahşet.
Asimile edilmeye çalışılan soydaşlarımız, bitmeyen işkenceler.
İşte bu süreçte kaçıştı Naim’in kaçışı.
O sadece kendisi için değil,
Zulüm altındaki tüm insanlara dikkat çekmişti.
Sonramı…
Trenlere binen Türkler soluğu İstanbul’da, Bursa’da ve diğer iller almıştı.
Özal kapıları açmış, böylece Jivkov’un hesabı tutmamıştı.
Katil jivkov’a göre kapılar açılmayacak, oda dönüp gördünüz mü diyecekti.
Ama avucunu yaladı.
Naim ayyıldızlı formayla çıktığı ilk şampiyonada 392.5 kg kaldırırken, aynı zamanda balkanlarda zulüm altındaki soydaşlarımızın esaret zincirlerini de kaldırıyordu.
Kendi ağırlığının 3 katından daha fazla ağırlığı kaldırmayı başarmak ancak böylesine kutsal duygular üzerinden alabileceği enerji ile mümkün olabilirdi.
Bir şampiyon ayrıldı aramızdan.
Sessiz sedasız.
Seni seviyoruz Naim.
Hep kalbimizdesin.
Allah rahmet eylesin.
Mekanın cennet olsun