Denizli Haber MEB’nın MESEM  projesini eleştiren Eğitim Sen Şube Başkanı Hüseyin Özdemir,  “Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)  tarafından 9. sınıfta sınıf tekrarına kalan öğrencilere bir müjde olarak sunulan ve Türk dili ve edebiyatı, din kültürü ve ahlak bilgisi, matematik ve tarih derslerinden en az ikisinden geçmişlerse mesleki ve teknik Anadolu liselerinin bünyesinde ya da bağımsız olarak açılan Mesleki Eğitim Merkezlerinin MESEM programlarının 10. sınıfından öğrenimlerine devam edebilmelerine olanak sağlayan düzenleme kabul edilemez. 9. sınıfta sınıf tekrarına kalan öğrencilerin herhangi bir destek sunulmadan, af düzenlemesi ya da telafi sınavı yapılmadan, örgün eğitimin dışına çıkartılarak MESEM’lere yönlendirilmesi, bir işletmeyle sözleşme yapması şartıyla Mesleki Eğitim Merkezleri’nin (MESEM) 10’uncu sınıfına kayıt yaptırabilme olanağının tanınması eğitimdeki eşitsizlikleri arttıracaktır. Bu hamle sınıf tekrarına kalan öğrencilerin sorunlarını çözmek yerine yeni sorunlar doğuracaktır. Son 10 gün içerisinde Ankara ve Konya’da gerçekleşen iş cinayetlerinde 2 MESEM öğrencisi hayatını kaybetti. 2024 yılı içerisinde son 7 ayda okul yaşında 42 çocuk işçi iş cinayetlerinde öldü.

MEB’in ”4 gün işletmede, 1 gün okulda” sloganıyla duyurusunu yaptığı, MESEM’e devam eden öğrencilere “ 10. ve 11. sınıfta asgari ücretin yüzde 30’ u 12. sınıfta yüzde 50’si devlet tarafından ödenir, öğrenciler 12. sınıfın sonunda ustalık belgesi ve meslek lisesi diploması alabilirler” diyerek yoksul aileler açısından cazip hale getirmeye çalıştığı, piyasaya ucuz iş gücü yaratma projesi olan MESEM’lerde şu ana kadar onlarca öğrencimizi kaybettik” diye konuştu.

Okullar Açılmadan Yeni Eğitim Modeli Geliyor Okullar Açılmadan Yeni Eğitim Modeli Geliyor

“EŞİTSİZLİĞİ DERİNLEŞTİRİCİ ETKİ”

Milli Eğitim Bakanlığı’nın MESEM’ler eliyle çocuk işçiliğini yasallaştırmaya çalışmasının ekonomik ve toplumsal eşitsizlikleri derinleştirici bir etki yarattığını belirten Özdemir,  “Özellikle, düşük gelirli yoksul ailelerin çocukları, kısa vadede iş bulma umuduyla bu merkezlere yönlendirilirken, daha iyi ekonomik koşullara sahip ailelerin çocuklarının akademik eğitime devam etmesi eğitimde uzun süredir yaşanan sınıfsal ayrışmayı pekiştirici niteliktedir. Her öğrencinin, potansiyelini en iyi şekilde gerçekleştirebileceği bir eğitim sistemine ihtiyacı vardır. Ancak, sınıf tekrarı yapan öğrencilerin MESEM’e yönlendirilmesi, onları eğitim sisteminden dışlayarak sınıf ayrımcılığının bizzat MEB eliyle derinleştirilmesi anlamına gelmektedir. Bu uygulama, öğrencileri “başarısız” olarak damgalayarak, akademik başarıyı tek ölçüt kabul eden bir çarpık anlayışın yansımasıdır. Oysa eğitim sadece akademik başarıdan ibaret değildir; öğrencilerin sosyal, duygusal ve bireysel yeteneklerini geliştirmeleri de bir o kadar önemlidir. MEB’in görevi çocukların mağduriyetlerini fırsata çevirerek ucuz iş gücü talebi olan piyasaya yönlendirmek değil, her öğrencinin ihtiyaçlarına uygun somut çözümler üretmek ve eğitim politikaları geliştirmek olmalıdır. Gençlerin geleceğini ucuz iş gücü yaratma uğruna heba etmek yerine, onları topluma katkı sağlayan bireyler olarak yetiştirmek öncelikli hedef olmalıdır” dedi.

 

 

Editör: Tahir Aygün