Soğuk bir Ankara sabahı, tarih 22 Aralık 1973, Ulus’ta Cihan Palas’ın önü oldukça hareketliydi. Polisler otele kimseyi yaklaştırmıyordu. Ertesi gün gazeteler Ünlü yazar Raif KARADAĞ’ın odasında ölü olarak bulunmuş olduğunu yazacaktı.
Otel sahibi; ‘’ Raif bey bizim sürekli müşterimizdi. Anahtar onda kalırdı, biz odasına bile girmezdik.’’ diye açıklıyordu ünlü yazarın öldükten üç gün sonra fark edilmiş olmasını.
‘’ Rahmetli, önce Süleyman Demirel ile görüşmüştü, arkasından Cumhurbaşkanı Cevdet SUNAY ile görüşmek için beklemekteydi.’’ Diye anlatıyordu cenazeyi İstanbul’a taşımayı talep eden oğlu. ‘’ Üç gün beklemiş olan cenazeyi İstanbul’a kadar taşımak sorun olabilir’’ diyordu yetkililer. Fakat yirmi iki yaşındaki Murat KARADAĞ babasının mezarının Pendik Camiinde n kaldırılmasını istiyordu, zira caminin yapımında büyük emeği vardı.
Yanya doğumlu Raif KARADAĞ, nüfus mübadelesiyle İstanbul’a gelmiş, dönemin en aktif araştırmacı yazarıydı. Petrol Fırtınası isimli kitabı 1968 yılında basılmış ve o dönemdeki gerçekten okumuşlar arasında fırtına yaratmıştı.
ABD petrol şirketi Standart Oil ve İngiliz-Hollanda şirketi Royal Duch Shell arasındaki büyük enerji savaşını anlattığı kitabında; Ortadoğu’daki pek çok çatışmanın ve kurulan ittifakların enerji savaşlarıyla bağlantılı olduğunu belirtiyor, devlet başkanlarına yapılmış olan suikastların arkasında yine petrol şirketlerinin olduğunu iddia ediyordu.
Öğrencilik yıllarımızda birbirimize devredip okuduğumuz bu kitapta yazılan petrol gerçeğini kendi aramızda tartışır ve başka kaynaklardan araştırıp bir hükme varmaya çalışırdık. Yaptığımız araştırmalar, Raif Karadağ’ın bam teline dokunduğunu gösteriyordu.
Dünyada, 1900 lü yıllarda, aydınlatma ve ısınmada, müteakiben, motorlu araçların ve uçakların yakıtı olarak petrol kullanılmıştır. Günümüzde halen en kıymetli enerji kaynağı olarak bütün gelişmiş toplumların ihtiyaç listesinin başında petrol durmaktadır.
Bütün dünya hâkimiyet teorileri; ‘’Enerjiye hükmeden dünyaya hükmeder’’ sonucuna ulaşmaktadır. Bu nedenle son yüzyılda, enerji havzasının tam ortasında duran Türkiye ve yakın coğrafyasında yaşanmış olan hadiseler, enerji paylaşımındaki sürtüşmelerin doğru okunmasıyla açıklanabilir.
Raif Karadağ’ın çerçevesinden bakıldığında olayların perde gerisinde, ABD şirketi Standart Oil ile İngiliz Royal Duch Shell arasında olan mücadelenin yatmakta olduğunu görüyoruz. Yani bizim Soğuk Savaş diye tanımladığımız NATO-Varşova Paktı sürtüşmesi gerçeği yansıtmamaktadır. Komünist faaliyetleri nedeniyle ülkesinden kaçanlar, gidip Moskova’ya değil Batı başkentlerine sığınmışlardır. Gerçek rekabet, NATO içindeki Amerika-Avrupa ya da MI6-Mossad arasında yaşanmıştır.
Petrol çıkarma imtiyazını 1912’de İngiliz şirketlere vermiş olan İran’da, 1953’te Musaddık’ın devrilmesi ve kayıtsız şartsız ABD müttefiki Şah Rıza Pehlevi’nin hâkimiyet kurması önemli bir göstergedir. Irak’ta 1958’de ABD yanlısı monarşinin yıkılarak İngiltere yanlısı General Kasım’ın iktidara gelmesi, General Kasım’ın 1963’te CIA desteğiyle devrilip BAAS rejiminin kurulması yanı başımızda cereyan eden önemli olaylardır. Arap-İsrail savaşlarının tamamı, bölgedeki petrol mücadelesinin yansımasıdır.
Dünya Petrol Piyasasında, fiyatların kabul edilebilir seviyede tespit edilmesini sağlayan Petrol üreten ülkeler birliği OPEC’in kurulmasına kadar geçen sürede, darbeler ve kısa süreli çatışmalar yaşanmış ve dünya bu oyunu izlemiştir.
Bizim Mobil, Shell, BP, Texaco adıyla bildiğimiz petrol şirketleri aslen Standart Oil ve Royal Duch’ın türevleridir. OPEC kurulup petrol fiyatlarını uzlaşmayla belirlemeye başladıktan sonra Dünya’da taşlar yeniden yerine oturtulmaya başlamış ve soğuk savaşın bitirilmesine varan süreç hızlanmıştır.
Diğer taraftan Yedikardeşler olarak bilinen petrol şirketleri arasındaki rekabet, enerji fiyatlarının ucuz olmasını sağlamaktaydı. Enerjiye bağımlı olan ülkeler, 1973 anlaşması sonrasında rekabetin ve ucuz petrolün sona erdiğini çaresizce izlediler. Petrol fiyatları yaklaşık yirmi kat arttı. Az yakıtla çalışan Alman ve Japon arabaları dönemi başladı. Volkswagen’in Tosbaa modelleriyle o dönemde tanışıldı.
Rekabet sona ermiş, ancak pazarın kontrolü amaçlı sürtüşmelerin bitişi biraz daha zaman almıştı. Ronald Reagen ve Margaret Theacher ikilisi perde arkasında yaşanan gizli mücadelenin sonlanması için ortak hareket edip ABD ve İngiltere’yi şekillendirmişlerdi.
Reagen’ın 1981’de vurulması ve Demir Lady Margeret Theacher’in kendi partisi tarafından devrilmesi hep uzlaşmayı istemeyenlerin faaliyetleridir.
Bizim coğrafyamızda olan bitenleri okumak için, son yüz elli yılda yapılmış olan petrol savaşlarının arka planlarına bakmak gerekmektedir. Her ne kadar bu kozmik gizli odalara fazla yaklaşmanın bedelini hayatıyla ödeyen Raif Karadağ’ın yaşam hikâyesi önümüzde dursa da…