Denizli Haber - Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, bu gece yarısı uzay yolculuğuna başlıyor.

14 gün boyunca Uluslararası Uzay İstasyonu'nda (ISS) kalacak olan Gezeravcı 13 farklı bilimsel deney gerçekleştirecek.

GEZERAVCI UZAYA GİDERKEN BUNLARI YANINA ALACAK

Alper Gezeravcı 14 günlük uzay macerasında yanında götüreceği şeylerden bahsetti.

Gezeravcı yaptığı açıklamada, "3 yaşındaki yeğenimin ve ailemin fotoğraflarını götürüyor olacağım. Ayrıca hava kuvvetlerinde ilk göreve başladığım fotoğrafı ve şanlı bayrağımızı yanıma alacağım." ifadelerini kullandı.

ERDOĞAN "AY'A GİDİYORUZ" DİYEREK DUYURMUŞTU

Denizli’ye soğuk hava ve kar yağışı geliyor Denizli’ye soğuk hava ve kar yağışı geliyor

Türkiye Uzay Ajansı 2018’de Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kuruldu. Bir yıl sonra da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından başkanı ve yönetim kurulu üyeleri atandı. Türkiye Uzay Ajansı’nın paylaştığı bilgilere göre, Milli Uzay Programı ile başta Türkiye’de uzay teknolojileri alanındaki ihtiyaçlar ve yetenekler çerçevesinde öne çıkacak teknolojilerin ve gerekli altyapıların geliştirilmesi ve dışa bağımlığının azaltılması hedefleniyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Milli Uzay Programı'nı üç yıl önce “2023'te Ay'a gidiyoruz” sözleriyle duyurmuştu.

Doç. Dr. Sinan Kaan Yerli, Türkiye’deki uzay çalışmalarının uzaya uydu fırlatılmasıyla görünür olduğunu, ancak aslında Türkiye’nin bilim insanları ve mühendisleriyle 1970’lerden beri dünyadaki uzay çalışmalarına destek verdiğini söylüyor.

“Uzayı sadece uzaya çıkan şeyler olarak düşünürsek yanlış yaparız. Türk bayrağı uzayda göründüğü zaman Türkiye uzay yarışında anlamına gelmiyor. Tüm dünyadaki uzay çalışmalarına yok sayılmayacak bir katkımız var. Birçok bilim insanımız uzaya fırlatılan uydularda yer almıştır, alet tasarlamıştır, yazılım yazmıştır” diyor ve şu örneği veriyor:

“İlk kadın astrofizikçilerden Dilhan Eryurt teorik astrofizik çalışarak, Apollo 11’in güneş enerjisinden etkilenip etkilenmeyeceğini görevden önce kuramsal olarak hesaplayarak, Apollo 11'in başarısına katkıda bulunmuştur.”

1969 yılında, NASA, Ay’a iniş projesine katkıları nedeniyle, Dilhan Eryurt’a Apollo Başarı Ödülü vermişti. Türkiye, uzay faaliyetlerine ilk olarak 1994 yılında fırlattığı haberleşme uydusu ile adım attı. Türkiye, uzayda uydu sahibi 30 ülkeden biri.

YAPILACAK DENEYLER AÇIKLANDI

Deneyler için bir çağrı yayınlandığı belirtilen açıklamada, bu çağrıya gelen cevapların Türkiye Uzay Ajansı (TUA) ve TÜBİTAK Uzay uzmanlarından oluşan komisyon tarafından değerlendirildiği ifade edildi.

Açıklamada, Türkiye'nin ilk astronotu Gezeravcı'nın yapacağı deneyler şu şekilde sıralandı:

TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) tarafından geliştirilen UYNA deneyiyle yüksek sıcaklıklara dayanıklı, yüksek mukavemetli alaşımların üretilmesi çalışması, KIBO modülünde bulunan ELF kullanılarak gerçekleştirilecek. Ergitme ve katılaşma prosesleri sırasında termofiziksel ve kristal büyümesi gibi özellikler üzerinde yer çekimsiz ortam etkileri araştırılacak. Bunun, Türkiye'nin uzay, havacılık ve savunma sanayisi için yeni nesil malzeme geliştirme kabiliyeti kazanmasında önemli katkısı olması hedefleniyor.

TÜBİTAK MAM tarafından geliştirilen ikinci proje gMETAL deneyiyle kimyasal tepkimesiz koşullarda, katı parçacıklarla akışkan ortamı arasında homojen bir karışımın oluşturulmasına yer çekiminin etkisi araştırılacak. Böylece uzay araçlarının itki sistemlerinin daha verimli hale getirilmesi sağlanacak.

Boğaziçi Üniversitesi tarafından geliştirilen UzMAn deneyiyle dünyada zorlu koşullara adapte olan mikroalg türlerinin yer çekimsiz koşullar altında büyüme ve dayanıklılık testlerinin gerçekleştirilmesi, metabolik değişikliklerinin incelenmesi, karbondioksit (CO2) yakalama performanslarının ve oksijen (O2) üretim kabiliyetlerinin belirlenmesi için bilim misyonu ortağı TÜBİTAK MAM ile yaşam destek sistemi geliştirilmesi hedefleniyor.

Ege Üniversitesi tarafından geliştirilen EXTREMOPHYTE deneyiyle uzayda ve yeryüzünde yetiştirilen ve de tuz stresine maruz bırakılan A. thaliana ve S. parvula bitkilerinde yeni nesil dizilemeyle (RNA-seq) transkriptomun ortaya konulması ve mikro yerçekiminde glikofitik ve halofitik bitkilerin tuz stresine verdikleri bazı fizyolojik ve moleküler yanıtların karşılaştırılması planlanıyor.

Ankara Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen METABOLOM araştırmasıyla, uzay koşullarının insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin ortaya çıkarılması amaçlanıyor. Bu olumsuz etkilerin azaltılmasına yönelik, uzay görevine katılan astronotun, uzay ortamı koşullarının etkisiyle gen ekspresyonlarında ve metabolizmalarında gerçekleşen fizyolojik ve biyokimyasal değişimlerin incelenmesi öngörülüyor. Çalışmayla, vücuttaki sistem çapındaki değişikliklerin uzay yolcularının sağlığına yönelik olası risk faktörlerinin anlaşılmasında yeni bilgiler sağlanması amaçlanıyor. Çalışmanın dünyada var olan hastalıklar için yeni tedaviler ve önleyici tedbirlerin geliştirilmesinde faydalı olabileceği de düşünülüyor.

Hacettepe Üniversitesi tarafından geliştirilen MİYELOİD deneyiyle uzay misyonu katılımcılarının maruz kalacağı yolculuk ve uzay koşulları, kozmik radyasyon hasarının immünolojik olarak 'miyeloid kökenli baskılayıcı hücreler (MKBH) düzeyinde ölçülmesi ve değerlendirilmesi hedefleniyor.

Üsküdar Üniversitesi tarafından geliştirilen MESSAGE deneyiyle yer çekimsiz ortamdan etkilenen henüz işlevi keşfedilememiş genlerin tespit edilmesi ve uzay görevlerinde, bağışıklık hücrelerinden hangilerinin yer çekimi tarafından direkt olarak etkileneceğinin, CRISPR gen mühendisliği yöntemleriyle belirlenmesi amaçlanıyor.

Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından geliştirilen ALGALSPACE deneyiyle uzayda, Antarktik ve ılıman bölge mikroalglerinin büyüme verileri karşılaştırılarak, literatürde ilk kez kutup alglerinin uzayda kullanımına yönelik bir çalışma gerçekleştirilecek. Uzayda algler, CO2'den O2 rejenerasyonu, ek gıda temini, su iyileştirme, yaşam destek alanlarında kullanılmak amaçlarıyla araştırılacak.

Aynı üniversite tarafından gerçekleştirilen CRISPR-GEM deneyiyle insanlığın uzaydaki geleceği için aşılması gereken en büyük engellerden olan uzun süreli uzay görevlerinde sürdürülebilir bir sistemin sağlanamaması sorununu çözmek amacıyla tasarlanan biyorejeneratif yaşam destek sistemlerinin iskeleti olan bitkilerin, uzay görevi sırasında meydana gelen biyolojik ve biyolojik olmayan stresler karşısındaki savunma mekanizmalarının anlaşılması ve geliştirilmesine yönelik moleküler biyolojinin modern gen düzenleme tekniklerinden CRISPR'in mikro yer çekimi ortamda bitkiler üzerindeki etkinliğinin araştırılması amaçlanıyor.

Muş Bilim ve Sanat Merkezi öğrencilerince hazırlanan PRANET deneyiyle propolisin mikro yer çekimi ortamındaki bakteriler üzerindeki etkisi araştırılacak. Kontrol ve deney grupları oluşturularak propolisin anti bakteriyel etkisi test edilecek, sonuçların yer çekimli ortamla benzer sonuçlar verip vermeyeceği karşılaştırılacak.

Haliç Üniversitesince yapılan VOKALKORD deneyiyle solunum sistemi fizyolojisi içinde akıllı saat yapay zeka desteğiyle seste meydana gelen frekans değişiminden rahatsızlıkların tespit edilmesi ve yer çekimsiz ortamın etkilerinin insan sesi üzerine etkilerinin araştırılması planlanıyor.

Nişantaşı Üniversitesince gerçekleştirilecek OKSİJEN SATURASYONU deneyiyle, yapay zeka desteğiyle verilen havanın oksijen seviyesini hesaplayarak düşük yer çekiminin sebep olduğu farklılıklar ve rahatsızlıkların tanımlanması hedefleniyor.

TÜBİTAK UZAY tarafından gerçekleştirilen MİYOKA deneyiyle ilk Türk uzay yolcusu, istasyonda elektronik kart üzerine kurşunsuz bileşen montajı gerçekleştirecek. Uzay görevi sonrası dünyaya getirilecek elektronik kartlar TÜBİTAK UZAY tarafından ayrıntılı incelemeye tabi tutularak mikro yer çekiminin kurşunsuz lehimleme sürecine etkileri bilim dünyasının kullanımına sunulmak üzere raporlanacak.

Kaynak: Haber Merkezi

Editör: Tahir Aygün