Öyle bir an, anların durduğu bir an...
Ülkemde bir yerlerde bombalar patlar, paramparça olur insanlar ve hayatlar...
Aklımız donar, nutkumuz tutulur,
Dudaklarımız susar ve döktüğü gözyaşlarımızla biraz gözlerimiz biraz da gönül gözümüz konuşur, sessizce ve için için ağlayarak...
Ayyıldızlı bayraklara sarılı şehitler geçer şehirlerden...
Oysa onlar sadece şehit değildir; Yaşamak isteyen, yaşatmak isteyen Anadolu çocuklarıdır...
Onlar ki; sevdalı birer yürek, sevdalı bir yüreğin en büyük aşkıdır.
Başını okşarken bile duygulanan anasının kınalı kuzusu, babasının prensesi veya aslan parçasıdır.
Evde ne zaman gelecek diye bekleyen evladın anası veya babasıdır.
Oysa tek derdi vardır, evine helalinden ekmeğini götürmek, eşiyle ve çocuklarıyla bir tas sıcak çorbayı içip, çocuklarının başını okşamak belki sevdiğinin yanağına bir buse kondurup, ertesi günkü zorlu görevlere hazırlanmak ve memleketi üzerinde oyun oynayanların oyununu bozmak, en çokta kendisi gibi memleketini milletini seven samimi insanların hayır duasını almak...
Anadolu'mun saf ve güzel çocuğu oysa sana en çok yaşamak, aşık olmak, sevdiklerinle el ele dolaşmak , bir şehit anasının tarifiyle beyaz örtülü masalarda şen kahkahalar atmak yakışıyor.
Hakkını helal et bize ey şehidim...
Senin şehitliğinde kenetlenmeli yürekler...
Akıl tutulmaları sona ermeli, vicdanlar dile gelmeli ve hakkı, hakkaniyeti konuşmalı dudaklar ve daha sıkı sarılmalı kardeşler...
Bozulmalı oyun içindeki oyunlar ve hain pusular.
Yaşamalı, aşık olmalı, yaşlanmalı memleketimdeki her yaştan çocuklar...
Avukat Halil Sarı.