GÜNÜN İÇİNDEN

Ciğerlerimiz Yandı: Babadağ Orman Yangınları

Abone Ol

Tahir Aygün'ün Kaleminden

Tansiyonumuz düştü... Şekerimiz düştü... Moralimiz düştü, Umudumuz düştü... 'Düş'lerimiz suya düştü... Denizlispor düştü.

Orman yangınları, ülkemizin en değerli doğal hazinelerini tehdit etmeye devam ediyor. Bu yazımızda orman yangınlarının yıkıcı etkilerine odaklanacağız. Geçtiğimiz günlerde Babadağ'da başlayan yangın, 22 saat sonra kontrol altına alınabildi. Ne yazık ki binlerce hektar alan kül oldu.

1970'li yıllarda kıraç yamaçlar kızılçam ormanları ile donatıldı. Bu ağaçlar, bol reçineli ve köylünün katran dediği yapılarıyla en ufak bir kıvılcımda büyük felaketlere yol açabiliyor. Yangın sonrası boşalan alanlar yine kızılçam ile yeniden dikiliyor. Ancak, bu döngüyü kırmak ve daha sürdürülebilir bir çözüm bulmak için alternatiflere yönelmeliyiz.

Denizli Valisi Ömer Faruk Coşkun’a önerim; gelin bu alanları zeytin ağaçları ile donatalım ve orman köylüsünü tekrar harekete geçirelim. Zeytin ağaçları, yangına karşı daha dirençli olabilir ve köylüye ekonomik bir getiri sağlayarak ülke kalkınmasına katkıda bulunabilir. Bu şekilde bir daha ciğerlerimiz yanmaz, kabuslar görmeyiz.

Yangın sırasında gösterdikleri cesaret ve özveri ile dikkat çeken Babadağlı kadınlara da bir tebrik borçluyuz. Ellerine kürek alarak alevlere dalan bu kadınlar, topluma umut ve cesaret verdi. Ayrıca, Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan’ın Molla Ahmet Mahallesi'nin tahliyesini bizzat koordine etmesi takdir edilecek bir hareketti.

Yangın kontrol altına alındı. Şimdi ise birlik olup bu felaketlerin tekrar yaşanmaması için ne yapabileceğimize odaklanmalıyız.