Masum insanların kanını dökmekten çekinmeyen alçak saldırgan.

Bu güne kadar öyle çok kan döktün ki, seninle birlikte seni tutan maşa ve onu tutan el de boğulacak.

Canına kıydığın çevik kuvvet polisi kimdir biliyor musun?

Onlar yüreği vatan aşkıyla yanan Anadolu çocuklardır.

20 ile 25 yaş arasında ince uzun filinta gibi delikanlılardır. Pek yakışır polis mavisi uniformaları.

Gözü gibi bakar on altılı tabancasına.  Eskiden mahalledeki polis ağabeylerin belinde görüp uzaktan sevdiği tabancasına. Nöbete giderken tek tek doldurur fişekleri.

Mertçe çıksaydın ya karşısına, görseydin ya civanmertliği.

Sen çevik kuvvet polisini bilemezsin. Anadolu’dan küçük şehirlerden gelir ekseriyetle. Memleketini anlatır devre arkadaşlarına, toz kondurmaz memleketine.

Anacığı her gün arar, “Bu gün ne yedin? “diye sorar evladına, zayıf gelir hep gözüne.  Komşu kızından bahseder laf arasında. Memleketten evlensin ister.

Babası seyrek arar, yüksek model arabayla gelsin ister memlekete, parasını dert etmesin diye söyler.

Taksitleri  bir o, bir babası öder. Hep başkası gelip eksoza boğacak değil ya fakir babasını.

Dedesi uniformalı fotoğrafına bakar, dolar yaşlı gözleri.

Ankara Çeviği biraz serttir. Meclise yaklaştırmak olmaz protestocuyu, çok sık fazla mesai yaparlar, olacak o kadar.

Istanbul Çeviği biraz daha hoş görülüdür. Onlar taraftarlarla uğraşırlar.

Gerçi dillerinden anlarlar birbirlerinin. Bilirler gönülden seven taraftardan kimseye zarar gelmeyeceğini.

Işte sen o Çevik Yürekleri öldürdün uzaktan kumandalı alçak.

Onların temiz kanında boğulacaksın.