Günümüzde çevre kirliliği dünyanın geleceğini tehdit etmektedir. Çevre kirliliği doğal dengeyi bozan ve nedeni insanlar olan ekolojik zararlardır. Çevre kirliliği tüm canlıları etkiler. Bitkilerin, hayvanların ve insanların sağlığını bozar ve yaşamı tehdit eder.

Çevre kirliliği canlıların sağlığını bozan, yaşamlarını tehdit eden, olumsuz etkileyen ve cansız objelerin yapısına zarar veren maddelerin (kirleticilerin) hava su ve toprağa karışmasıdır.

Doğal çevrenin kirlenmesi tüm dünyanın ortak sorunudur. Çevre kirliliği hepimizin günlük yaşamını etkileyen bir olaydır. Uygarlığın gelişmesiyle birlikte sanayileşme ve fabrikalarda insangücü gereksinimiyle köyden kente göç başladı ve doğal çevrede yaşayan insanlar kentlere göçtü. Kent nüfusunun kontrolsüz artışıyla birlikte gecekondulaşma, altyapı yetersizliği, sağlıksız kentleşme ile birlikte çevre kirliliği de arttı.

Çevre kirliliğinde en önemli 3 unsur toprak, hava ve suyun kirlenmesidir.

1-Toprak Kirliliği:

Toprağa atılan zararlı maddelerin toprağın özelliğini bozmasıyla verimsizliğe yol açmasıdır. Topraktaki bu kirlenme bitki, hayvan ve insanları olumsuz etkileyerek yaşamlarını tehdit eder. Toprak kirliliğine neden olan etkenler şunlardır.

- Erozyon,

- Sanayi atıklarının çevreye atılması

- Maden işletme atıklarının çevreye atılması,

- Tarım ilaçlaması,

- Tarım alanlarının hatalı sulanması,

- Yanlış gübreleme,

- Kentsel atıklar,

- Yanlış ve hızlı yapılaşma.

Toprak kirliliğini önlemek için, öncelikle mera ve orman alanları korunmalı, ağaçlandırma çalışmaları yapılmalı, verimli tarım alanlarının imara açılması, sanayi tesisleri kurulması ve yolların geçirilmesi önlenmelidir. Evsel ve endüstriyel atıklar ayrıştırılarak toplanmalı ve mümkün ise doğaya geri dönüşümü sağlanmalı, toprağa zarar vermeyecek şekilde depolanmalıdır

Tarım ilaçları ve gübreler aşırı ve bilinçsiz kullanılmamalıdır. Toprak yanlış işlenmemeli, aşırı ve zamansız sulanmamalıdır.

2- Hava Kirliliği:

Atmosferde tüm canlılara zarar verebilecek seviyeye ulaşan duman, gaz, toz veya su buharına hava kirliliği denir. Hava kirliliğinin en önemli kaynakları; Sanayileşme, hızlı ve kontrolsüz kentleşme ve motorlu taşıtlardır.

Ülkemizde özellikle sanayi bölgeleri olmak üzere büyük şehirlerde önemli bir çevre/sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle ısıtmada kullanılan kalitesiz kömürler hava kirliliğine ciddi olarak neden olmaktadır.

Hava kirliliği akciğer hastalıklarına özellikle KOAH (Kronik Obsturktif Akciğer Hastalığı) ve akciğer kanserine neden olmaktadır.

Hava kirliliğini önlemek için öncelikle orman yangınları önlenmeli, ormanlar korunduğu gibi yeşil alanlar arttırılmalıdır.

Konutlar kalitesiz kömürle ısıtılmamalı, güneş enerjisi, jeotermal enerji, doğalgaz gibi alternatif enerji kaynakları kullanılmalıdır.

Sanayi kuruluşları çevreyi kirletmemesi için önlemleri almalı ve devlet otoritesi gerekli denetimleri yapmalıdır.

Motorlu taşıtlarda fosil yakıtlar yerine havayı kirletmeyen veya daha az kirleten enerji kaynakları kullanımı desteklenmelidir.

Toplu taşımacılık özendirilmelidir.

3-  Su Kirliliği:

Su doğada devamlı bir döngü halindedir. Canlılar yaşamsal etkinlikleri için gereken suyu bu döngüden alır, kullandıktan sonra yine doğaya verir ve döngü devam eder. Yineleyen bu olaylar sırasında suya karışan maddeler suyun özelliklerini değiştirerek kirlenmesine neden olur.  Su kaynaklarının kirliliği, su kaynaklarının kullanılmasını, kalitesini bozacak şekilde suyun içerisinde inorganik, radyoaktif veya biyolojik herhangi bir kirletici maddenin bulunmasıdır.

Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrilidir. Başta deniz taşımacılığı, sanayi atıklarının denize dökülmesi, Deniz taşımacılığı kazalarında deniz dökülen petrol denizlerin ve suyun kirlenmesine neden olmaktadır.

Suyun kirlenmesi sonucu suda yaşayan binlerce tür canlının yaşamını olumsuz etkiler. Toplu ölümlere hatta pek çok canlı türünün yok olmasına neden olur.

Kirlenen suların kullanımıyla bazı hastalıklar hayvanlara ve insanlara geçer.

Su kirliliğini önlemek için su kaynakları koruma altına alınmalı, su havzalarında yapılaşmaya izin verilmemeli, sanayi kuruluşları yerleşim yeri dışında kurulmalı, sanayi kuruluşları yakınlarında iskana izin verilmemelidir.

Sonuç olarak: biz doğayı korudukça doğa da bizi korur ve tüm canlılar dengeli bir doğal çevrede yaşama hakkına sahiptir.

CHP Denizli Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi