Günümüzde iş güvenliğinin büyük önem taşımasına, iş güvenliği uzmanlığının da en geçerli meslekler arasında bulunmasına rağmen, ülkemiz ve de ilimiz ne yazık ki iş güvenliği uygulamasında en son sıralarda yer almayı sürdürüyor.
Geçtiğimiz yıllarda Soma’da meydana gelen maden kazasında 301 işçimizi yürek yakan ve akıllardan çıkmayacak bir şekilde kaybettiğimizi hepimiz biliyoruz.. Bu acı olayda 432 çocuk ise yetim kalmıştı. Bu ve benzeri olaylar, iş güvenliği konusunda ne kadar yetersiz olduğumuzu da ortaya sermektedir.
En basitinden örnek verecek olursak, etrafınıza baktığınızda inşaatı devam eden birçok yapı görebilirsiniz. Kafanızı biraz yukarıya kaldırıp baktığınızda ise, karşınıza çıkan genelde inşaatta çalışan işçilerin incecik kalaslar üzerinde güvenlik önlemi olmadan çalışmaları olarak görülebilir.
İş güvenliği hususuna ilimizden çarpıcı bir örnek vereyim isterseniz.
Geçtiğimiz yaz aylarında, evimin bitişiğinde bulunan binanın yıkım çalışmaları yapılıyordu. Gürültüden evde duramaz hale gelmiştim.
Bir ara balyoz seslerinden kendimi dışarıya attığımda, gördüğüm manzara beni adeta şoka uğratmıştı. Evimin yanındaki bina yıkılmasına yıkılıyordu da, binanın etrafında hiçbir güvenlik önlemi alınmadığı için, taş toprak, kalas, tuğla tepeden yola yağmur gibi iniyordu. Üstelik aşağıdan geçen çocuk, kadın erkek, yaşlı genç bir sürü insan olmasına rağmen.
Bu durumu görür görmez hemen inşaatın ustabaşını bulup, binayı göstererek hiçbir güvenlik önlemi alınmadan nasıl çalıştıklarını, binanın altından geçen insanların yaralanması veya ölümü halinde ne yapacaklarını sordum. Tabi ustabaşı geçerli bir yanıt veremedi. Güvenlik oluşturmadan yıkıma devam edildiği taktirde, inşaat sahibi hakkında suç duyurusunda bulunacağımı ve kendisiyle görüşmek istediğimi söyledim. Ardından da zabıta ve polisi arayıp durumu haber verdim.
Bir süre sonra olay yerine hem zabıta, hem polis ekipleri, hem de yıkımı yaptıran iş yeri sahibi sökün etti. Zabıta ve polis işin vahametini gördükleri için, güvenlik önlemi alınana kadar yıkımı durdurma kararı aldılar.
Ertesi gün evden çıktığımda yıkım yerinde tüm güvenlik önlemlerinin alındığını ve tehlikenin bertaraf edildiğini gördüm.
Peki olaya müdahale edilmeseydi ne olurdu?
Kesinlikle ölüm, yaralanma olayları ortaya çıkabilir ve ateş düştüğü yeri yakar giderdi..Belki bir anne evlatsız, bir kadın kocasız veya bir çocuk babasız kalabilirdi..
Bu türlü olaylara her vatandaşın duyarlı olması ve gerektiğinde müdahale için elinden gelen her şeyi yapması gerektiğine inanıyorum.
Peki yeterlimi? Hayır..
Çünkü işyerlerinin, dışarıdan müdahaleye gerek görmeden her türlü önlemi ve iş güvenliğini kendi düşünmesi ve bunu sağlaması gerekir.
Oysa canım ülkemde ve ilimde görünen o ki, bu kurallara uyan ne yazık ki azınlıkta.
İşte o nedenle canlar yanıyor, ciğerler sökülüyor, ama hatalar aynı devranda dönmeye devam ediyor.
İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı..
Biraz daha duyarlılık lütfen..
Sağlıcakla kalın.