8 Mart Dünya Kadınlar günü..

Yine her kesimde, kadın hak ve özgürlükleriyle ilgili mangalda kül bırakmayacak açıklamalar yapılacak. Kadın her türlü hakka sahipmiş ve baş tacıymış gibi sözler sarf edilecek.

Kadınlara verilen haklardan, kadının çalışma hayatında ve her alanda söz sahibi olduğundan dem vurulacak.

Yani yine içi boş bir sürü kuru laftan bahsedilecek!

Nedenini soracak olursanız ben şunları söylerim.

Evet, çok eski dönemlere bakıldığında günümüz kadını iş hayatının her kesiminde yer alıyor, seçme ve seçilme hakkına da sahip. Parlamentoda kadın sayısı da fazlalaşıyor.

Fakat birde, madalyonun öbür tarafından bakalım bu özgürlüklerin altında yatan gerçeklere.

Günümüzde kadın çalışma hayatında yer almasına alıyor da bakın nasıl yer alıyor?

Bir ailede kadın ve erkek ikisi de çalışıyor çalışmasına. Ama kadın yine evinin ve çocuklarının tüm sorumluluğunu üstlenmesinin yanı sıra, dışarıda da çalışıyor. Yani kadının çalışma hayatına atılması, yükünü hafifleteceği yerde bence çoğaltıyor. Çünkü her ne kadar günümüzde iş paylaşımından söz edilse de bence bu lafta kalıyor.

Belki toplumumuzda yüzde 20 erkek çalışan eşinin yükünü paylaşıyor olabilir. Fakat yüzde 80’i yine her şeyi eşinden bekliyor. Ben bunu bilir bunu söylerim. Çünkü görünen köy kılavuz istemez.

Öte yandan yine kadının ekonomik gücüne kavuştuğu için, daha özgür olduğundan söz ediliyor.

Ben bu konuda, yine olaya farklı ve geniş bir çerçeveden bakmak istiyorum.

Kadın çalışmasına çalışıyor ve kocasına ekonomik açıdan fazla bağımlı değil ve ekonomik özgürlüğünü kazanması da güzel bir olay belki ama, çalıştığı işyerlerinde aynı işi yaptığı erkek meslektaşlarıyla aynı ücreti alıyor mu?

Yine bunu da yüzde hesabına vuracak olursak, erkeklerle aynı işi yaptığı, hatta daha fazlasını üstlendiği halde, yüzde 80 oranında kadının aynı ücreti almadığı da görülecektir.

O zaman gerçekler gün yüzüne çıkacaktır.

Öte yandan birde işin şiddet boyutu var.

Günümüz kadını hem dışarıda, hem evinde çalıştığı ve hem de çocuklarının sorumluluklarını üstlendiği halde, yine de günah keçisi olarak görülmeye devam ediyor.

Eşinin moralinin bozuk olduğu durumlarda, ekonomik konularda yaşanan olumsuzluklarda, çocuklarıyla ilgili ve benzeri sorunlarda kabak hep kadının başına patlıyor ve kadınlarımız günümüzde de şiddete maruz kalmaya devam ediyor.

Toplumda kadının durumuna bakıldığında da yine değişen bir şey olmadığını görüyoruz.

Kadın sokakta da şiddet görmeye, tacize uğramaya veya tecavüz olayları yaşamaya devam ediyor.

Hem de azalacağı yerde artarak!.

Bu anlattıklarım kentli kadınların durumunu içeriyor.

Köyde yaşayanların durumu ise daha da içler acısı.

Koca kahvede, kadın tarlada.

Koca meyhanede kadın evi, çocukları ve geçim derdi arasında bocalar durumda.

Koca kumarda, kadın evine dağdan sırtında odun taşıyor..

Kim ne derse desin!.

Bence günümüz kadını, henüz hiçbir şekilde hak ve özgürlüklerine ve adaletli bir sisteme kavuşabilmiş değil.

Bence istenilen haklara kavuşabilmesi de yine erkek tekelinde.

Bu nedenle önce erkeklerimiz eğitilebilmeli ki, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nden layıkıyla bahsedilebilmeli.

Yoksa içi boş mangalda kül bırakmayan sözlere karnımız tok!.

Benden söylemesi.

Sağlıcakla kalın.