82 yıl önce bugün, kadınlarımızın eşit vatandaşlar olduğunu tüm dünyaya duyuran Mustafa Kemal Atatürk’e çok şey borçluyuz.
Kadınlarımızın kara peçenin, tel kafeslerin ardından çıkıp, toplumun her alanında özgürce ayakta durabilmesini sağlayan Atamızı bu nedenle bir kez daha saygı, sevgi ve özlemle anıyorum.
Türk kadınına Milletvekili seçme ve seçilme hakkı Atatürk devrimleri içinde, tıpkı diğer devrimler gibi büyük bir öneme sahiptir.
Bu hak Türk kadınına 82 yıl önce tüm Avrupa ülkelerinden önce tanınmıştır. Bu da Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün kadına verdiği önemin ve kendi başına ayakta durabilmesinin büyük bir göstergesidir diye düşünüyorum.
1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile önce Belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları, 5 Aralık 1934’de Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında, 1926 - 1934 yılları arasında gerçekleştirilen Atatürk Devrimlerinin bir kısmı, kadınların sosyal ve kültürel alanlarda, eğitimde, hukukta, aile içinde, çalışma hayatında, toplumsal yaşamda ve siyasette erkeklerle eşit haklara sahip olmasını hedeflemiştir. Bu konuda yapılan yasal düzenlemeler, Türkiye Cumhuriyeti'nde toplumsal alanda yapılan en önemli yeniliklerdendir. Eski Türk Devletlerinde kadınlar aile hayatında, mirasta, devlet yönetiminde hak sahibiydiler. Osmanlı Devleti’nde ise kadınlar birçok sosyal, kültürel ve siyasi haktan mahrumdu. Örneğin; nüfus sayımında toplama dahil edilmiyorlardı, aile hayatında haremlik-selamlık vardı, yüzlerini peçeyle örtmek kanunlar nedeniyle zaruriydi, evlenme, boşanma ve miras işlerinde ikinci plandaydılar ve devlet memuru olamıyorlardı. Çağdaş, demokratik ve laik bir Türk toplumunu hedefleyen başta Mustafa Kemal Atatürk, dönemin hükümetleri ve TBMM, kadınların insan haklarından eşit olarak yararlanması için gerekli düzenlemeleri yapmışlardır.
Günümüz kadını her alanda kendi başına ayakları üstünde durabilen bir konumda. Farklı unsurlar kadını ikinci plana atmaya çalışsa da, Atatürk’ün çağdaş ve laik kadınları günümüzde de siyasette, kültür de, sosyal alanlarda, ekonomiye katkıda ve her alanda kendilerini ispat etmeye devam ediyor.
Kadınlarımız kendilerine verilen bu muhteşem hazineyi sonuna kadar korumalı ve kadını ikinci sınıf, isimsiz hale getirmek isteyen düşünce ve zihniyete karşı dimdik ayakta durarak mücadeleyi sürdürmeye devam etmeli.
Atasının kendisine verdiği bu hak doğrultusunda her alanda gücünü ortaya koymayı bilmeli.
Her şeyden önce, isimsiz bir varlık değil insan olduğunun bilinciyle, önünde dayatma ve diretmeler görse de gücünü sonuna kadar kullanıp el ele vererek haklarına sonuna kadar sahip çıkmalı ve çocuklarını da laik, özgür, aydın birer vatandaş olarak yetiştirmelidir diyorum.
Unutmayalım ki toplumun temel direği kadındır!.
Sağlıcakla kalın!.