Türkiye’nin son kırk yılında yapacağı bütün atılımlara PKK Terör Örgütünün varlığı engel olmuştur. Eli kanlı terör örgütünün Türk Toplumu’na vermiş olduğu zarar hesaplanamaz boyuttadır. Çekilen acıların yanında, ortaya çıkan bu hesapsız hasarın faturası, başta Güneydoğu Sakinleri olmak üzere Türk Toplumunun tamamına ödetilmektedir. Çok ayrıntılı kalemlerden ödetilen bu bedel, uzak gelecekte Türkiye’de yaşayacak olan gençlerin, yani torunlarımızın geleceğine de pranga vurmaktadır.

Belirtilen ifadelerin doğruluğunu açıklamak için PKK terörünün, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşayan vatandaşların günlük yaşamına etkilerini ele almak gereklidir;

Söz konusu bölgede vatandaşlar geçimini tarım, hayvancılık ve bunlara bağlı gelişen diğer üretim mekanizmalarıyla sağlamaktadırlar. Geçim alışkanlıkları, aile büyükleriyle bir arada yaşayan geniş aile düzenine zorlamaktadır.

Çocuklarının eğitimi ve benzeri maksatlarla şehir merkezlerinde yerleşen aileler, mevsime uygun olarak, köylerindeki çalışmalarını devam ettirip yaz döneminde yaylalarda yerleşmeyi tercih etmektedirler.

Terörist faaliyetlerden en çok etkilenen şehirler, İran Irak ve Suriye’nin sınır komşusudurlar. Bahse konu bölgeler, ulaşımı zor, sarp arazilerin çoğunlukta olduğu yerlerdir.

PKK, öncelikle kırsal alanda yaşayan, kendi hedefleri doğrultusunda hareket etmeyen aileleri baskıyla yerinden etmiş, farklı bölgelerde alışık olmadıkları yaşamlara tutunmaya zorlamıştır. Bu baskılar sonucu ortaya çıkan göç dalgası şehirlerdeki yaşamı da olumsuz etkilemiş, pek çok ailenin parçalanmasına varan yaşam trajedilerini ortaya çıkarmıştır.

Kırsala dayalı yaşam tarzında direnen ve korucular vasıtasıyla güvenliğini sağlamaya çalışan köylerde terörist saldırılar meydana gelmiştir. Saldırılar nedeniyle bölge genelinde, verimli arazilerin ve otlakların büyük bölümü kullanılamaz duruma gelmiştir. Buna ilave olarak daha verimli çağdaş üretim sistemleri kurmak amaçlı projeler, güvenlik nedeniyle hayata geçirilememiştir.

PKK, vatandaşlara yönelik baskılarını en çok sınır illerinde ortaya koymuştur. Komşu ülke topraklarında başlayan baskılar, sınır ticaretinden başka geçim sağlaması mümkün olmayan vatandaşlara faydadan çok zarar vermektedir.

Bölge insanının dişinden tırnağından artırarak ortaya koyduğu katma değer, PKK adındaki cinayet şebekesi tarafından heba edilmekte ve bölgenin genç nüfusunun potansiyel gücünü sıfırlamaktadır.

Ticaret, tarım, hayvancılık ve sanayi ile her alandaki kalkınmanın önündeki PKK engeli, bölgede toprak altında yatan cevherlerin çıkarılıp işlenmesinde de olumsuz sonuçlar vermektedir. Bölgeye yatırım yapmaya gelecek olan finans sahipleri aradıkları güvenli ortamı bulamadıkları için yıllardır beklemeye devam etmektedirler. Bölgeye akmayı bekleyen sermayenin sağlayacağı katma değer her kayıp günde eksi hanesine yazılmaktadır.

Diğer taraftan, eli kanlı bölücü terör örgütünü ortadan kaldırmak için yapılmış olan masraflar, geçen yıllar içinde pek çok ülkenin bütçesini aşacak boyutlara ulaşmıştır. Askeri harcamalara ilave olarak göç hareketlerinin maliyeti ve bölgeye yapılan yatırımlara PKK tarafından verilen hasarlar eklendiğinde büyük bir kayıp maliyeti ortaya çıkmaktadır.

PKK’nın bölge insanı başta olmak üzere Türk Toplumuna verdiği hasarın ilk yıllarda ortadan kaldırıldığını varsaydığımızda otuz yıl geriye dönük yatırımların bu gün hangi boyutlarda artı kazanç sayılacağını hesaplamak gerekmektedir. Otuz yıl önce var olan şirketlerin tek bir hissesi bu gün birkaç aileyi geçindirecek katma değer sağlıyorsa aynı dönemde terörle mücadele amacıyla yapılmış olan masrafın yatırıma dönüştürüldüğünde hangi boyutta katma değer ortaya çıkaracağı görülecektir.

Ülkemizin kayıpları, somut verilerin yanında soyut anlamda ‘’Terörle mücadele eden ülke’’ imajıyla da büyük boyutlarda olmuştur. Terör algısı, finans sahipleriyle birlikte ülkemize de kazanç sağlatacak girişimlere, engel olmuştur. Yeni uluslararası ticaret sisteminde dolaşan sermayeden hak ettiğimiz boyutta nema elde edememiş olmak ta PKK’nın verdiği hasarlar arasındadır.

PKK’nın ortaya çıkmadığı ve bu kadar acıyı yaşatmadığı hayal edildiğinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu gün hangi konumda olacağı herkesin hayal gücüyle doğru orantılıdır. PKK’sız Türkiye Cumhuriyeti’nin, çok daha güçlü, çok daha refah içinde yaşayan vatandaşlarıyla, bulunduğu bölgede yıldız gibi parlayan bir ülke olacağı muhakkaktır. Bu cinayet şebekesi Türkiye Cumhuriyetini, sürekli arayış içinde olan, ekonomik krizlerle yüzleşen bir ülke konumuna mahkûm etmiştir.

 

Ortaya çıktığı andan itibaren bölge insanı başta olmak üzere vatandaşlarımıza acı ve gözyaşı dışında hiçbir şey sunmayan bu PKK adındaki cinayet şebekesi, hesaplanması imkânsız boyutlarda maddi kayıplara sebep olmuştur ve hasar vermeye devam etmektedir. Bu örgütün durdurulması, yok edilmesi ve toplumsal huzur sağlanarak hafızalardan silinmesi zorunludur. Türkiye Cumhuriyeti içinde yaşayan herkes, ortaya serilen hasarı görebilecek ve bu şebekenin yok edilmesinin gerekliliğini algılayacaktır.

PKK’nın olmadığı bir geçmişi geriye getirmek mümkün değildir, ancak her türlü olayı sağlıklı bir şekilde değerlendirebilen ve geleceğe ümitle bakmak istediğini her musibete yaklaşımında gösteren Türk Toplumu, PKK’sız bir geleceği kurabilir. Muhtaç olduğumuz tek şey; ön yargılarımızdan ve algı kirliliğinden uzak durarak geçmişten ders alabilmek ve çocuklara müteakiben torunlara saygın bir geleceği sunmayı istemektir.