Son yıllarda Türkçemizin içine giren yabancı kökenli sözcükler kadar, insanlarımızın dilimizi yanlış kullanmak için adeta katliam yaptıklarını görüyorum.

Lehçe ve şivelere bir sözüm yok. Onlar kültürdür ve her yörenin kendine has geçmişini yansıtır. Fakat güzel Türkçemizi katledenler affedilemez.

Diline sahip çıkamayan toplumlar, ülkesine de sahip çıkamaz..

Oysa ki Türkçemizin her geçen gün biraz daha yozlaştığını görüyoruz. Dilimizdeki yabancı kökenli sözcüklerin istilasının artarak sürmesinin başlıca nedenleri arasında "W,X,Q gibi Türkçemize ait olmayan harflerin kullanımı, I,ı,ü,u" gibi harflerimizin uygun kullanılmaması, noktasız kullanımı, kelimeleri kısaltarak kullanmak, özensiz cümle kurulması, de,da,ki,mi gibi bağlaçların yanlış kullanımı, yabancı kelime kullanımı ve  cümle ortasında büyük harfle başlamak gibi nedenler bulunuyor.

Dilimiz ile ilgili yazı yazmak zor olduğu kadar, geniş bir bilgi birikimi de gerektiriyor bunun farkındayım. Ben bir dil bilimci değilim. Fakat dilimizi de yanlış kullanmamaya çalışan, yanlış bildiklerimi de araştırıp doğrusunu öğrenmeye ve aktarmaya çalışan biriyim. Vatanını seven her bireyin de buna özen göstermesi gerektiğinin bilincindeyim. Dildeki bu bozulmalar beni çok üzüyor. O nedenle bu köşe yazımda dil konusuna değinmek istedim. Çünkü dil de canlıdır. Beslendiğinde büyüyüp gelişen, içine yozlaşmalar girdiğinde ölüp giden..

Bu nedenle ana dilimiz olan Türkçemize hakim olmak çok önemli. Ana dilimize hakim olmanın koşulu ise, kelime ve cümle dağarcığını sürekli geliştirmekten geçiyor. Bunun yolu ise çok okumak ve sürekli kendini geliştirmek diyorum.

Türkçemiz en zengin diller arasında olduğu halde, ilk başlarda yabancı kelimelerin dilimize yerleşmesiyle bozulmaya başladı. Yabancı kelimeleri Türkçe kelimelere tercih ettiğimiz yetişmezmiş gibi, güzelim Türkçemizi ve Türkçe kelimelerimizi de yabancı dildeki kelimelere benzetmeye başladık. Sonuç hüsran…Ve ortaya çıkan ne olduğu belirsiz bir dil karmaşası.

Kurduğumuz cümleler kişiliğimizin aynasıdır. Oysa son zamanlarda yabancı kökenli kelimelerin dilimize verdiği ağır hasar yetmezmiş gibi, argo ifadelerle temelli darbe aldı.

Bu nedenle diyorum ki, öncelikle Türkçemizi düzgün kullanmamız gerektiğinin bilincinde olmalıyız. Çevremizde ve kendimizde gördüğümüz dil hataları bizi rahatsız etmeli ve hemen düzeltme yoluna gitmeliyiz. Okumayı sevmeli ve okurken notlar almayı da ihmal etmemeliyiz. Duyduğumuz ama anlamını bilmediğimiz kelimeler için Türkçe sözlüğümüze danışmayı unutmamalıyız.

Önce kendi dilimizi iyice öğrenip pekiştirebilelim ki, başka dillerdeki sözcükleri de doğru yerde ve zamanda kullanabilelim  diyorum.

Unutmayalım ki, bir ulusu ayakta tutan milli değerleridir ve bunların en başında ise dil gelir. Dilini kaybeden uluslar geri kalmaya ve çöküşü yaşamaya mahkumdur.

Güzel Türkçemize her bireyin sahip çıkması dileğiyle..

Sağlıcakla kalın!.