Merkez Bankası; döviz politikalarını desteklemek, piyasalara güven vermek, dış borçların ödemesini gerçekleştirmek, Küresel ekonomik sorunlara karsı gelmek için döviz biriktirir. Bu birikime döviz rezervi denilir. Bir ülkenin en zor koşullar altında kaldığında kullandığı parası; net döviz rezervleridir. Yabancı sermaye akışlarının durduğu, döviz girdisi sağlayan alanlarda sıkışma yaşandığında net döviz rezervleri devreye girer. Bir bakıma ülkenin yedek güvencesidir.
Döviz rezervlerinin erimesi; Dünyada yaşanan ekonomik krizlere karşı zayıflığını getirirken likidite açısından da hareket alanını daraltır. Kısa vadeli yükümlülüklerin yerine getiremez. Fiyat dalgalanmalarına neden olan döviz hareketlenmelerinde; döviz rezervleri devreye girer.
Döviz rezervi düşük olan ülkeler yurtiçi ve yurtdışında para politikasını yöneten fonların dövizlere daha kolay müdahale etmesine olanak taşır. Yabancıların müdahale merkezi haline gelme riski taşır. Nitekim salgın sürecinde döviz rezervlerini kullandığımızdan, kur hareketlerine karşı kırılganlık oluştu. Bu yüzden faiz ile enflasyon arasında sıkışmış durumdadır.
Merkez Bankalarının tutması gereken rezerv miktarının büyüklüğü konusunda olması gereken miktarlar vardır. Bizim brüt rezervimiz 4 aylık ithalatı, net döviz pozisyonunuz ise 2.5 aylık ithalatı karşılayacak büyüklüktedir. Merkez Bankası’nın döviz rezervleri uluslararası kabul görmüş ölçütlere göre sınırda sayılacak büyüklüktedir. Bu rezervler kriz anında düşüyor evet ama bu rezerv krizde kullanılmayacak da ne zaman kullanılacak. “İşe yaramayacak müdahaleler için kullanılır ve hızla erirse, Merkez Bankası rezervlerini boşu boşuna düşüren ülke durumuna düşer.
Rezervi güçlü bir Merkez; para politikalarını belirlemede eli güçlü demektir. Ülkenin kredi itibarının belirlenmesinde dikkate alınan parametreler arasındadır. Bilinir ki acil durumlar ve kısa vadeli kur hareketlerinde rezervi güçlü olanın hareket alanı geniş ve istikrar sağlamada eli güçlüdür. Merkez Bankası rezervler konusunda hassas olmalıdır.