Zaman… Akıp giden bir nehir mi, yoksa yalnızca zihnimizin yarattığı bir illüzyon mu? İnsanlık tarihinin en büyük sırlarından biri olan zaman algısı, modern fizikten kadim öğretilere kadar pek çok alanda tartışılmıştır. Bilinçaltımızın zamanla olan ilişkisi ise bambaşka bir boyutta işler. Peki, gerçekten geçmiş, şimdi ve gelecek birbirinden ayrı zaman dilimleri mi, yoksa hepsi aynı anda mı yaşanıyor?

Bilinçaltı, çizgisel zaman anlayışından bağımsız çalışır. Geçmişte yaşadığımız bir olayın duygusal izi, hâlâ bugünü etkileyebilir; geleceğe dair hissettiğimiz korkular ya da umutlar, şimdiki anımızı şekillendirebilir. Bu, bilinçaltının zaman kavramını döngüsel olarak algıladığının bir göstergesidir.

Kuantum fiziğinde "zamanın illüzyon olduğu" fikri giderek daha fazla kabul görmektedir. Einstein’ın izafiyet teorisi, zamanın mutlak olmadığını ve gözlemcinin durumuna göre değişebileceğini gösterir. Bu anlayış, kadim ruhsal öğretilerle de örtüşür. Doğu felsefelerinde zamanın tek bir an olduğu, geçmiş, şimdi ve geleceğin aynı düzlemde var olduğu anlatılır.

Örneğin, rüyalarda zaman kavramı tamamen kaybolur. Birkaç dakika süren bir rüya, bilinçaltında saatlerce, hatta günlerce yaşanmış gibi hissedilebilir. Travmatik bir anıya sıkışıp kalan biri için de geçmiş, her an yeniden yaşanıyormuş gibi hissedilir. Bunun sebebi, bilinçaltının zamanı bir bütün olarak algılamasıdır.

Ruhsal gelişim çalışmalarında, "geleceği şekillendirme" kavramı sıkça geçer. Çünkü bilinçaltı, şimdiki an üzerinden hem geçmişi iyileştirme hem de geleceği yönlendirme gücüne sahiptir.

Danışanlarıma yaptığım regresyon seanslarında geçmiş ve şimdi ile köprü kurduğumuzda aslında sorunun zaman ile ilgili olmadığını net görmekteyiz.

Peki, bu bilgi bize ne sağlar? Eğer zaman yalnızca bir algıysa, geçmişin zincirlerinden kurtulmak, geleceği bilinçli şekilde şekillendirmek mümkün olabilir mi? Evet. Bilinçaltımızı yeniden programlayarak travmaların etkisini azaltabilir, geleceğe dair kaygılarımızı dönüştürebiliriz.

Bilinçaltı için tek gerçeklik "şu an"dır. Bu yüzden, şimdiki anda bilinçli tercihler yaparak hem geçmişimizi iyileştirebilir hem de geleceğimize ışık tutabiliriz. Zamanı bir hapishane olarak görmek yerine, bilinçaltımızın bize sunduğu sonsuz olasılıklar denizi olarak kabul etmek, belki de ruhsal özgürlüğün anahtarıdır.

Bu haftaki kitap önerim Şimdi’nin Gücü – Eckhart Tolle

Sağlıcakla, huzurla kalın…