Bu gün yapılan savunma sanayi icra kurulu toplantısı sonrasında başbakanımız Sayın Ahmet DAVUTOĞLU’nun açıklamalarını ilgiyle izledik. Son yıllarda dünya düzleminde savaş tarzının değişmesi ile savunma sanayinde yeni bir perspektifinin oluşması kaçınılmaz.

Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu diyen Köroğlu bu günkü namertlerin mücadelesini görseydi, bu kirli mücadele içindeki herkesin yüzlerine tükürürdü herhalde. Ancak ne yaparsın ki mücadele o hale geldi.

Bize düşen; şartlar doğrultusunda hareket ederek gerekli zamanda, gerektiği hazırlıkları tamamlamak. Bu bakış açısını bu günkü basın toplantısında gördüm ben.

“Bugün ele aldığımız projeler bağlamında toplamda 5,9 milyar dolarlık yeni projelere onay verdik. Bunun 4.5 milyar doları yerli üretim şeklinde gerçekleşecek. Bu da genelde de sanayimizin üretim artışına katkı sağlayacak”. Diyor ve ekliyor “Ayrıca 12 milyar dolarlık sözleşmesi planlanan veya tamamlanan projeyi de devreye sokmuş olduk bugün”

Altı milyar dolarlık savunma sanayine ait yeni proje onayı, öyle hafife alınacak bir miktar kesinlikle değil. Bunun 4,5 milyar doları da yerli üretim. İMF güdümündeki ülkelerde bunlar olur mu sizce…

“ATAK helikopterlerinin özellikle motorlarının yerli motor ile, tümüyle millileşmesi konusunda çok önemli projeyi devreye sokuyoruz. Yine İHA’ların silahlı İHA ki, diğer müttefik ülkelerden silahlı pradatör almak için yıllardır uğraşıyoruz. Silahlı İHA yapımı konusunda da önemli bir aşamaya gelindi. Elektronik harp sistemleri bağlamında da yine son derece önemli aşamalar kat edildi.” sözleri bilişim çağının gerekleri doğrultusunda oluşan yeni bakış açımızı ifade ediyor. Tamir için gönderdiğimiz pradatörlerin kriz döneminde gönderilmediğini hatırlamayanımız yoktur her halde.

 Bu günkü icra kurulu toplantısında atakların motorlarının dahi yerli olması ve 17 adet ATAK helikopterin bu yıl devreye girmesinden, İHA’ lara silah monte edebilmeye, milli piyade tüfeğinin seri üretime geçme kararından elektronik harp sistemlerindeki iyileşmelere kadar geniş bir bakış açısını görüyoruz.

Başbakanımızın verdiği bilgilerin neredeyse tümünde yerli üretim ve millilik vurgusunu göz ardı etmemiz mümkün değil. Hal böyle olunca insan gururlanıyor. Büyüyor muyuz ne?