Bu yazıyı üzüntü, sinir, kahrolma gibi karışık duyguların içinde kaleme alıyorum. Bir iş güvenliği uzmanı olarak bu ülkede uygulanması ertelenen, göz göre göre sebebiyet verilen ve sorumlusunun da ortaya çıkarılmayacağını düşündüğüm bir durumu hazmetmekte zorlanıyorum.
İş güvenliğinde tehlike sınıflarını belirlemek ve bu sınıflara göre uzman çalıştırma zorunluluğunu getirmek çok önceden yapılması gereken bir işti. Yavaş yavaş sistem oturuyor ama gerçekten çok yavaş. Az tehlikeli sınıfındaki iş yerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırma zorunluluğu bir kez daha ve bu sefer Temmuz 2017 ye ertelendiğinde neyin hesabı yapılmıştı? Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı’mızın personelinde ya da sisteminde mi eksiklik vardı? Ek maliyet gözüyle olaya bakan az tehlikeli sınıfındaki firmaların çıkarları mı söz konusuydu?
Canlar yanar biz belki akıllanırız. Birileri ölür biz belki düzenleme yaparız. Sorumlu mu arıyorsunuz? Kimse bu ülkede hata bize ait sorumlusu da biziz demez, istifa eden de olmaz. Konunun unutulup gitmesi beklenir. Gündemden nasılsa birkaç güne düşer ve başka bir facia olayla kız öğrenci yurdunda yanan canlar, geri planda kalır.
Yazmak da, söylemek de, düşünmek de acı veriyor... Çünkü bu ülkede bir şeylerin çok geç olmadan yapılacağına dair umudum kalmadı artık…