Güneyimizde yaşanan istenmedik olaylar son zamanlarda istemediğimiz bir seyir almış durumda. Yıllar öncesinde belirttiğimiz çözüm önerilerinin uluslar arası toplum tarafından benimsenmeyip aksine tam tersi uygulamalara gidilmesi, sorunun hızla büyüyen kar kütlesi gibi önüne geçilemez bir hal almasına sebep oldu.
Korkum şudur ki bu büyüyen büyük sorunlar yumağı ülkemizi de içine çekmek üzere olduğu gerçeğidir. İki buçuk milyon göçmeni misafir eden ülke olarak takdir edilmek bir yana, sorunun tarafı haline gelmiş konumdayız gibi görünüyor.
Burnumuzun ucunda cereyan eden olaylar karşısında seyirci kalmamızı kimse beklemesin. Bekleyen de yok zaten. Aksine sorunun tam ortasına çekme gayretlerini görüyorum ben. İnşallah yanılıyorumdur.
Önce Irakta ortaya çıkan DAİŞ terör örgütünün kısa bir süre sonra Suriye’de yayılması bütün hesaplarımızı alt üst etti. Dönemin Musul konsolosu, şimdinin milletvekili olan şahsın ve ekibinin rehin alınması ise hızlı hareket etmemizi engelledi. Rehine krizinde çözüm sağlandığında ise biz yeterince yıpranmıştık zaten.
Daişin burnumuzun dibinde yerleşmesi karşısında uluslar arası toplumu harekete geçirmek için gösterdiğimiz bütün çabalar neredeyse boşa çıktı. İncirlik üssümüzü açmamız karşılığında oluşan koalisyonun Daişi bombaladığını birkaç defa duyduk. Koalisyon birkaç saldırının dışında hiçbir iş yapmazken Esedin davetiyle Suriye’ye giren Rusya’nın da giriş gerekçesi Daiş ile mücadeleydi.
Rusya’nın uçaklarının Suriye’de uçmağa başlamasının üzerinden kısa süre geçmişti ki uçak krizi patlak verdi. Bu saatten sonra savaş çığırtkanlarına gün doğmuştu. Müttefik dediğimiz ülkeler başta “ Hadi Türkiye, Kim tutar seni” yaklaşımı ile adeta ellerini ovuşturmaya başladılar. Artık Ülkemiz iki buçuk milyon göçmeni misafir etmenin yanında, sorunun tali alanlarında değil tam ortasındaydı çünkü.
Dün Ankara’da lanet olası terörün tekrar pislik yüzünü göstermesi ile gözler tekrar ülkemize çevrilmiş halde. Şehitlerimize Allahtan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Suriye krizi ile bu terör bağlantısını nasıl bir birine bağlayabildin diyenler olabilir. Bence Ankara saldırısı Ortadoğu krizi ile dolaylı değil doğrudan ilintili. Korkarım ki arkasındaki büyük güç de çok net bir şekilde ortaya çıkacak. Çünkü bunun şer odaklarınca gizlenmesi değil, aksine bağıra bağıra açıklanması gerekiyor. Tahammül sınırımızı zorlamayın diyen ülkemizin, sorunun ortasına çekilebilmesi için bunun açıklanması lazım.
Rusya terör saldırısının hedefinin Suriye görüşmeleri olduğunu belirterek olayı kınamış ve eklemiş; “Umarım Türk otoriteleri soğukkanlı bir şekilde kararlar alırlar. Suçluların planlarının uygulanmasına en ufak derecede dahi izin vermezler” Tavşan kaç, tazı tut…
Yaşadığımız bu zor günler Allahın izniyle geride kalacak. Ancak artık eski dünya düzeninin kalmadığını göz ardı etmemeliyiz. Maalesef at izi ile it izi karışmıştır. Bildiğimiz anlamda müttefikimiz falan da kalmamıştır. Açık söyleyeyim kantarın topuzu kaçmak üzeredir.
Daişle mücadele etmek gayesiyle oluşan koalisyonun işlevini yerine getirmediği gerçeği görülerek, başta ABD olmak üzere tüm yabancı uçaklar incirlik üssünden çıkartılmalıdır. Bizi Suriye bataklığında Rusya ile çatışma ortamına çeken ABD nin ta kendisidir. ABD seçimlerinin ardından müttefiklik konusu tekrar değerlendirilebilir. Ancak seçimlere kadar müttefik olarak görmek sakıncalıdır. Son Ankara saldırısı da kapıştırma hamlesidir. Almanyanın uçuşa yasak bölge açıklaması da olmak üzere tüm beyanatlar bize karşıdır. Eski düşmanlar ülkemize karşı birleşmiş, planlar ortaklaşa ülkemiz üzerine yapılmaktadır. Deli dumrulluğun ise hiç gereği yoktur. İnşallah ülkemiz için hayırlı olur.