Henry Ford, Chicago Tribune gazetesini, onur kırıcı bir yayınından dolayı mahkemeye vermiş.

Tribune, Ford'u kara cahil olarak adlandırmış...

Gerçekten saygı duyulacak bir kişi olan Ford da, buna karşılık hakkında bu iddiayı ortaya atanları mahkemede ispata davet etmiş.

Bunun üzerine Tribune, Ford'a "Benedict Arnold kimdir?"

"İç savaş ne zaman yapıldı?" türünden birkaç basit soru sormuş.

Öğrenim düzeyi düşük olan Ford, bu soruların birçoğunu cevaplayamaz.

Sonuçta Ford, bu duruma iyice sinirlenir...

Ve kendisini itham edenlere dönüp, "Bu soruların cevaplarını bilmiyorum, ama beş dakika içinde bilen birisini bulabilirim" diye herkesi şaşırtan bir cevap verir.

Henry Ford hayatının hiçbir döneminde, çeşitli konulardaki ezbere dayalı bilgileri depolamaya ilgi duymadı.

Her büyük yönetici ne kadar biliyorsa...

Ford da o kadarını biliyordu.

Fakat...

Ford, bilgiye nasıl ulaşılabileceğini bildiği gerçeğini ortaya koyarak, o ana dek savunulan bir görüşü tümden yerle bir etmişti.

Bu bakımdan beyni ıvır zıvır şeylerle doldurup, bunun adına genel kültür demek ne derece doğru olur acaba diye sormadan edemiyorum...

Şimdi dönelim kendimize,çevremde adeta ben herşeyi bilirim ego nidaları kulaklarımı tırmalıyor..

Ben olmasam,bilmesem,anlamasam,çalışmazsam bakın neler olurrrr..

Hadi başlasın bu çok bilmişlerin nidaları...

 

Bu işyeri kapıdan çıktığımda batar,

Ben ölsem,eşimden ayrılsam ailem aç ve açıkta kalır,

Okulumuzun adeta direğiyim ayrılsam eğitim sistemi çöker,

Ekip dediğin benim ekibim gibi olur ekipden ayrılsam hepsi dağılır,

Firma satışları ben olmasam dip yapar,

 

Sen ve senin gibiler olmasa aslında değil dünya;evren rahatlar neden mi?

Alsana cevap..

Sana çok ihtiyaç olaydı zaten ölümsüz olurdun( ne mümkün)

Mezarlıklar senin gibi vazgeçilmezlerle dolu.

Seni yaratan biliyor ne kadar ukala ve nankör olduğunu kutsal kitaplarda ayetlerle seni ikaz ediyor.

Çok bildiğini zannetmek kibir denen çirkinliği ortaya çıkarıyor.

Sen dünyadaki Bilge kişilere,hakaretten yargılansan ömür boyu hapis yatarsın be ahmak.

BİR BİLENE SORMALISIN

Gelelim Henry Ford abimize, bu abimiz zaten bilginin kıymetini bilen biri olmasa ülkesinin önde gelen zenginlerinden biri olmazdı.

Buna rağmen o abimizde öldüüüüüü..

Bizde herkes her konuda bilgili(iki dakikada ülke ekonomisine yön verir) bu bilgilerden oluşan fikir dağları var ama kime faydası var?

Bizim gazetemizin sahibi,dost,insan ve bir sürü sıfat ve özellikleri olan Sayın Tahir Aygün bana geçen günlerde akşam yemeği ısmarladı.

Akşam yemeğinin sohbet konusu yukarıda anlattığım Henry abimizin gerçek yaşam öyküsüydü;çok hoşuna gitti ve ona soruyu patlattım.

Tahir abi çevrende bilgiyi satın almaya çalışan veya bir bilen var mı diye soran var mı dedim.

Abi herkes bana herşeyi soruyor ben cevap vermeye çalışıyorum ama bu işleri bilen birilerini örgütleyen bir yapı yok.

Maalesef bende bana soranlara yete bildiğim kadar yetiyorum dedi.

Eeee Tahir abi sen niye bilenleri bilen biri olmuyorsun?

Sende bilgi,görgü,sır saklama,ve daha nice özellikler var mı?

VAR ABIIII

Adeta memlekette uçan sinekten haberin var mı?

VAR ABIIII

O zaman sen uçağın kara kutusu gibi bi şeysin..

EVET ABIIII

Uçağın kara kutusu uçak düştüğünde lazım olur diye biliriz;aslında kara kutu denen bilgi deposu kara günlerden ziyade her gün lazım olan ve en sağlam malzemeden yapılmış bir cihazdır.

ALIN SİZE BİZİM TAHİR ABİ OLDUMU KARA KUTU...

Siz siz olun her şeyi bilmeye çalışmayın,bilen birilerini bulun...

Not:Bir önceki yazımı okuyup yorumlarını bana iletenlere yazıya karşı ilgilerinden dolayı çok teşekkür ederim. Çünkü böylesine içten ve samimi yorumlar almamıştım.

 

Saygılarımla