Ülkemizde son yıllarda terör, ekonomi,  turizm, işsizlik, maneviyat,  ahlak çöküntüsü ve daha birçok konuda baş gösteren sorunlar başını almış giderken, üç dört yıldır yeni bir sorunla karşı karşıya bulunuyoruz. Türkiye’ye sürekli geçiş yapan ve hiç geri çevrilmeyen Suriyeli mülteci, sığınmacı ve kaçak göçmenler.

Hükümetin Suriyeli göçmenler üzerinden AB ile pazarlığa oturmasının ardından geçen dört yıllık süreçte, ülkemizdeki Suriyeli sayısının günümüzde 2,5 milyonlara ulaştığı yapılan araştırmaların göstergesi olarak karşımıza çıkmakta.

Bu sayının ileriki dönemler için tehdit potansiyeli oluşturacağından endişe duymaktayım. Eğer pazarlık sonucu AB ülkelerindeki Suriyeliler de geri gönderilirse, ülkemiz üstesinden gelemeyeceği bir tehditle karşı karşıya kalabilir. 

Çünkü son zamanlarda Afrika, Pakistan ve az gelişmiş diğer ülkelerden de ülkemize kaçak göçmenlerin geldiği görülmekte. Sanırım bu insanlar Ortadoğuda yaşanan savaşlar, iç çatışmalardan kaçıp gelerek Türkiye’yi bir kurtuluş umudu olarak görmeye başladılar. Bu da kaçak göçmen patlaması sorununu beraberinde taşıdı. İstanbul Ticaret Odası’nın yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’ye her yıl yaklaşık 300 bin kaçak göçmen giriyormuş. Daha da önemlisi bu göçmenlerin hepsi farklı etnik kökenden oluşuyor ve şu andan büyük şehirlerin yanı sıra her yere dağılmış durumdalar.

İlimiz Denizli’de de sayısını tahmin edemesem de, yoğun bir Suriyeli trafiği yaşanıyor.

Bunların bazıları ekonomik yönden refah bir görüntü ortaya koysa da, birçoğunun her köşe başında sokaklarda dilendiğini görmemek mümkün değil. Benim dışardan gördüğüm ise, sığınmacılar ile halk arasında yaşanan uyum sorunlarının bariz bir şekilde dikkat çektiği. Dil, kültür ve yaşam tarzından kaynaklanan bu sorunlar ise tepki olarak karşımıza çıkıyor. Öte yandan bu insanların 3-4 yıl içinde çok hızlı bir nüfus artışı göstermesi, ilerideki yıllarda daha büyük sorunlara yol açabilir düşüncesindeyim.

Ayrıca yine yapılan araştırmalar neticesinde, bu sonuca göre ev kiraları, dükkan fiyatlarının da sürekli tırmanışa geçtiği ayrı bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Ülkemizin insanlarının iş ve emek gücünün gün geçtikçe düşmesi ve iş yerlerinde daha ucuz emek gücüne dayalı sığınmacı çalıştırılması ise başka bir sorun olarak karşımıza dikilmekte. Günümüzde Suriyeli çocuklar çeşitli dükkânlarda çırak ve üretim yapan fabrikalarda ucuz işgücü olarak çalıştırılıyor ve sonu nereye dayanır bilinmiyor. Ayrıca ülkemizde artan işsizlikle birlikte, Suriyeli göçmenlerin ileride suç ve terör örgütleri için potansiyel bir kaynak olarak görülebileceği endişesi de cabası.

Kısacası Suriye’de 4 yıldır devam eden savaşla, ülkemizde artan mülteci, sığınmacı ve göçmenlerle birlikte çarpık yapılaşma, nüfus artışı, sosyal ve ekonomik sorunların artması, kiralarda artış, çocuk işçiliğinin artması, küçük işletmelerde kaçak işçi çalıştırılması gibi durumların artışa geçtiği de bilinen bir gerçek.

Umarım bu insanların ülkelerinde yaşanan savaş bir an önce biter ve hem onlar kendi memleketlerine, kendi şartlarına ve kendi kültürlerine geri dönme şansına kavuşur, hem de Türkiye kendi insanlarının sorununa eğilme şansı bulur diyorum.

Sağlıcakla kalın.