Yaklaşık 2,5- 3 aydır ülkemizde devam eden Covid 19 salgınında çok şey gördük yaşadık.
3-4 günlük dışarı çıkma yasakları, 65 yaş üstü ve 20 yaş altı yasakları, uzun süre maskelere ulaşma çabaları, dışarıya çıkıldığında mesafe ve maske kuralını uygulayanlar olduğu kadar, maske çenesinde dolananları, yollara tüküren, toplulukta ağzını kapatma ihtiyacı bile duymadan ağzını ayırarak hapşıran, sürekli maske ve mesafeye dikkat çekilmesine rağmen marketlerde, alış veriş merkezlerinde iç içe geçmiş insanları gördük. Kimisini uyarmaya çalıştık ve sanki küfür  etmiş gibi karşılıklar aldık. Kimisi oralı bile olmadı ve güldü geçti.
Ve nihayet 1 Haziran itibariyle normalleşme sürecine geçilmesiyle birlikte herkesin arkadaş, eş ve dostlarına koşturmasına da şahit olduk. Kimisi maske ve mesafe kuralına dikkat ederken, bir çok kişi salgın bitmiş her şey normale dönmüş gibi davranışlar içinde.
Gördüğüm her 10 kişiden 4’ünde maske varsa 6’sında yok.
Mesafe dersen hak getire.
Toplum olarak zaten çoğu insan bilinci kapalı yaşamını sürdürüp gidiyordu. 
Gördüğüm o ki sanki bu salgın sürecinde bilinçler tamamen kapanmış..insanlar saldım çayıra mevlam kayıra hesabı bir döngünün içine podoslama dalıvermiş.
Kim ne derse desin, ben bu normalleşme denilen süreçten çok korkuyorum. Tıpkı binası çürük ve depreme dayanıksız olduğu için olası bir depremden ödü kopan insanlar gibi.
Bence bu normalleşme süreci insanlarımıza bir beden büyük gelecek.
Yukarda anlattıklarım kat kat fazlasıyla yaşanacağı için hastalığın daha fazla yayılması en büyük endişelerim arasında.
Mesafe ve maske kuralına toplumdaki tüm insanlar harfi harfine uysa “eyvallah” diyeceğim de, maalesef tam tersi görüntülerle iç içe yaşadığımız için korkuyorum.
Bu sabah karşı caddede bulunan bir mini markete girdim. Önce içerdeki kişinin çıkmasını en az iki metre mesafede bekledikten sonra, alacağım bir iki ihtiyacı söyledim market sahibine. O sırada bir adam dalıverdi içeriye. Hemen ekmek dolabını açtı. İki ekmek alıp poşete koydu ve tam yanıma dikildi. Bir baktım ne maskesi var ne mesafesi..
Elimle yüzümdeki maskeyi işaret edip, ardından mesafeye dikkat çektim.
Hayret!
Hiçbir şey demeden marketin dışına çıktı. Ehhh yine de en azından biraz duyarlıymış dememe kalmadan, bir de baktım ki cebinden bir şey çıkarıyor.
Önce mendil sandım. Ardından bir baktım ki cebinden maske çıkarıyor. Maskeyi taktı içeriye girdi ve yanıma kadar gelip “Hahh taktım işte maskeyi. Şimdi oldu mu bayan?” dedi.
Hiç uzatmadım alacağımı alıp hemen uzaklaştım oradan..Ve evime gelene kadar yeniden en kötü virüs cinsinin cehalet olduğunu düşündüm.
Ve ben virüs salgınından çok cehalet salgınından çok korkuyorum.
Ve…cehaletin bu kadar hakim ve yaygın olduğu bir toplumda normalleşmenin bize bir beden büyük geleceğini söylüyorum.
Elbette insanlarımızın kaç aydır çalışamadığı için ne büyük ekonomik sıkıntılar içinde olduğunu görüyor ve çok üzülüyorum. İnsanlarımızın işine, aşına, ekmeğine kavuşması en büyük dileğim. Zaten ekonomik açıdan güç bela ayakta duran insanların bu dönemde virüsten ziyade açlıkla boğuşmak zorunda kaldığının da bilincindeyim. Hepimizin dileği bir an önce bu salgının bitmesi ve insanların normal hayatına dönmesi..
Fakat bu da bilinçle, sağduyu ile ve herkesin kendisiyle birlikte diğer insanları da düşünüp ona göre davranmasıyla olabilir.
Aksi taktirde normalleşme sürecinin faturasının büyük olması en büyük korkum olmaya devam edecek.
Sağlıcakla kalasınız!