16.yüzyılda yaklaşık 46 yıl boyunca padişahlık yapmış ve 13 kez sefere çıkmış, saltanatının toplam 10 yılını seferlerde geçirmiş bir adam…

Kanuni Sultan Süleyman.

Osmanlı İmparatorluğun en parlak dönemini yaşamasına vesile olurken; en çok sefere çıkan ve en uzun süre seferde kalan bir şair de diyebiliriz.

Zira bunca uzun süreli seferlerde, Osmanlı Sultanının eşine hasretle şiir yazması için bütün şartlar mevcutmuş.

Kanuni de en güzel aşk şiirlerini Hürrem için yazmış:

“Ben ben değil fermanınem,
Sen şah-ı sultansın bana.
Zülfüne gönlüm bestedir,
Ahım göğe, peyvestedir.(ulaşmıştır)
Canan, Muhibbi(seven) hastadır,
Sen derde dermansın bana.”

Kanuni Sultan Süleyman’ın, Batılıların dilinde Muhteşem Süleyman'ın, Hürrem Sultan’a yazdığı aşk dolu dizelerine bakınca, koskoca bir imparatorluk yöneten, üç kıtada seferlere çıkan bir padişahın kalbinden ve kaleminden dökülen sözcüklere bakınca, Hürrem Sultan ile birbirine yazdıkları mektuplar, bu devirde bile bence çok kıymetli, nasıl olmasın ki…

Kendisi yalnızca en güzel aşk şiirini yazmakla kalmamış, en acı hatıraları da yaşamış.

Bir yanda eşine gazeller yazan naif kalpli bir cihan padişahı, bir yandan da kendisine ve devlete karşı geldiği iddialarıyla kendi öz evlatlarını öldürten bir baba olarak hatırlanıyor Kanuni Sultan Süleyman. Osmanlı tarihindeki en acıklı sahnelerden birisi Kanuni'nin, eşi Mahidevran Sultan'dan olan oğlu Mustafa'yı öldürtmesiyle yaşanmış. Benzer olay bir müddet sonra Hürrem Sultan'dan olma oğlu Şehzade Bayezid’in ve çocuklarının başına gelmiş.

Siyaseten katlin vacip görülmesi bir yana, Kanuni Sultan Süleyman'ın birileri tarafından yanlış yönlendirilmesi oldu mu, yoksa şehzade Mustafa gerçekten babasına isyan hazırlığında mıydı, bu konuda pek çok farklı görüş var. Şehzade Mustafa'nın suçsuz olduğunu düşünenler de, bir isyan hazırlığında olduğunu iddia edenler de çoğunlukta. Ancak Şehzade Mustafa'nın taht için oldukça donanımlı olduğu da Avrupalılar tarafından dahi bilinir ve övgüyle anlatılırmış.

 

Bu arada Şehzade Mustafa'nın idamından sonra kambur olduğu için babası Kanuni'nin kendisine "dünyayı taşıyan atlas" diye hitap ettiği şehzade Cihangir de ağabeyinin ardından fazla yaşayamamış ve kahrından ölmüş.

Öyle bi cihan padişahı düşünün ki, ömrüne hem büyük bir aşkı hem de en büyük acıları fazlasıyla sığdrmış.

Esen kalınız,